Paylaş
Çocuklarla çalışmayı seviyorum. Öğretmen olsam aynı şeyi düşünür müydüm bilemiyorum çünkü bir sürü çocuk bir arada olduğunda bazen başa çıkmanın hiç de kolay olmadığının farkındayım. Ama teker teker bakıldığında o sınıfın azgın, düz duvara tırmanan, düzen bozan çocukları bile o kadar tatlı ve sevimli ki… Öğretmen mecbur müfradatı uygulamaya, konuları yetiştirmeye çalışıyor. Sınıftaki 30-35 çocuğun ihtiyacını, beklentisini aynı anda karşılamak kolay mı? Kendisi de hiperaktif bir öğretmense, yüksek enerjiyle, oyunlarla, fıkralarla, esprilerle dersi donatıyorsa günümüz çocuklarını yakalayabiliyor yoksa işi gerçekten zor.
İlköğretim çocukları birinci sınıf itibariyle ödevlerle tanışıyor. Şimdiye kadar bol bol oyun oynayan, çizgi film izleyen çocuk bir anda tam gün okuldan sonra bir de eve gelip bilmem kaç sayfa okuma, yazma, çizme yapmak zorunda kalıyor. Yeterince hızlı değil, ödevleri yapmak epey zamanını alıyor. Özellikle 1. sınıflar için aslında 20 dk da bitirmeye göre planlanması gereken ödevler saatlerini alabiliyor. Bu onu daha da sıkıyor ve yapmak istemiyor. Bu sefer evde anneyle çatışmalar başlıyor. Anne zorladıkça o daha da inatlaşıyor.
Hafta sonu da ayrı kursları var. Cumartesi-pazar spor kursuna gidiyor, müzik kursuna gidiyor. Program dolu. Söyle boş boş oturup zaman sınırlaması olmayan, özgür zamanları olsun istiyor çocuklar. Biz yetişkinlerin bile bazen yorgun düştüğü tempodan onların küçük bedeni ve zihni nasıl yorulmasın ki. Haklılar.
İç disiplinin küçük yaştan kazanılması gereken bir alışkanlık olduğuna inanıyorum. İç disiplini olanlar hayatta başarılı olanlarımız. Dışarıdan ittirmelerle, zorlamalarla bir nebze başarı geliyor ama dışsal faktörler kesildiğinde eğer o görev ya da sorumluluğu içselleştirmediyse, sahiplenmediyse maalesef bir yere varılamıyor, yapılanlar yarım bırakılıyor.
Öğretmen ve anne babaların bunun üzerinde çalışması gerektiğine inanıyorum. Bana göre iç disiplin çok ödev verilerek kazandırılamaz. Özellikle tam gün okulda kalan çocuklar evde derslerle fazla uğraşmamalı. Çocuklar performans kaygısı yaşıyor ve hatta velilerden duyduğum kadarıyla projeleri anne babalar yapıyor. Onun yerine iç disiplini geliştirici oyunlara, aktivitelere, model olabilecek hikayelere, filmlere zaman ayrılmalı.
Çok klişe olacak biliyorum bunu binlerce kere duydunuz ve okudunuz ama önce anne baba olarak rol model olmak zorundayız. Eğer siz tembellik yapıyorsanız ondan boşuna disiplinli olmasını beklemeyin. Bazen de anne ya da baba aşırı kuralcı oluyor. O kadar düzgün ve disiplinli ki aynısını çocuğundan da bekliyor. Onu zorluyor, uymadığında da aşırı tepkiler veriyor. Onun gözlüklerini takıp empati kuramıyor ve iletişim sorunları yaşanıyor.
Özellikle aşırı korumacı anne babaların düşünmeyen, sorgulamayan ve ilerde kendilerine bağımlı çocuklar yetiştirdiğini maalesef sık sık görüyoruz. Bu çocukların sorumlulukları içselleştirmesini beklemeyin.
Size bir eğitim sırasında tanıştığım ilköğretim çocukları için hazırlanmış bir seriden bahsederek bu yazımı tamamlamak istiyorum. Çocuklara hayatla ilgili belli kavramları hikayelerle öğreten, Çıtır Çıtır Felsefe adlı bir seri. 20 kitaptan oluşuyor. Her kitap farklı bir kavram üzerine hazırlanmış. Kitap isimleri sırayla şöyle; İyi ve Kötü, Adalet ve Haksızlık, Gerçekten ve Yalancıktan, Oğlanlar ve Kızlar, Güzellik ve Çirkinlik, Bildiklerimiz ve Bilmediklerimiz, Savaş ve Barış, İş ve Para, Özgür Olan ve Olmayan, Doğa ve Kirlilik, Cesaret ve Korku, Mutluluk ve Mutsuzluk, Liderler ve Diğerleri, Başarı ve Başarısızlık, Haklar ve Ödevler, Ben ve Başkaları, Yaşam ve Ölüm, Beden ve Akıl, Zaman Çok ve Zaman Yok, Söz ve Sessizlik.
İletişimci Brigitte Labbe ve Sorbonne Üniversitesi felsefe bölümünde öğretim üyesi olan Michel Puech’in hazırlamış olduğu bu seriyi alın. Çocuklarınızla paylaşın. Ben özellikle çocukların başa çıkmakta zorlandığı korku ve ölüm gibi kavramları onlarla çalışırken bu tarz kitaplardan, hikayelerden faydalanıyorum ve sizlere de öneriyorum.
Çocuklar, vermek istediğimiz kavram ve değerleri en iyi hikayelerden öğreniyorlar. Bizler de öyle değil miyiz? Hangimiz nasihatlardan hoşlanıyoruz ki? Çocuklar, duygularını da en iyi hikayeler ve oyunlar kanalıyla dışa vuruyorlar.
Emin olun onların düşünmesi ve içselleştirmesi için ayırdığınız her dakika derslerine ayırdığınız zaman diliminden çok daha kıymetli ve önemli..
Çıtır çıtır felsefe dolu, keyifli paylaşımlar dileğiyle…
Paylaş