Paylaş
Ülkemiz için hareketli, bol çalkantılı, bol entrikalı bir yılı geride bırakmaya sayılı gün kaldı. Kim bilir 2014 sizin için nasıl geçti… Yılın son yazısını ‘Ruh-beden zihin sağlığı için 2015’te neler yapmalıyız?’ konusana ayırdım.
En basitten en karmaşığa doğru ilerleyelim.
En basiti beden. Stresli bir durumla karşılaştığınızda bununla başa çıkmak için duygularınızı yok sayabilir, düşünmemeyi seçebilirsiniz ama bedeniniz asla yalan söyleyemez. Önce sinyaller verir, siz onu dinlemezseniz alarma geçer ve sizi hasta yaparak onu dinlemek zorunda bırakır.
Sürekli bir baş ağrısı, çenenin kasılması, sırt ve boyun ağrıları, uyku problemi yaşıyorsanız bu bir tesadüf değildir. Vücudunuzun gerginliği zihin ve duygusal gerginliğinizin bir sonucudur. Erteleme ve kaçınma, kısa vadede işe yarayabilir ama uzun vadede asla işe yaramaz. Enerjinizi probleminizi çözmeye harcayın yok saymaya değil.
Bedenimiz hareket etmeye yönelik tasarlanmıştır. Hareket ettikçe enerjisi artar ve sağlıklı çalışır. Hayatımızı kolaylaştıran teknoloji yerimizden kalkmadan banka işlemlerimizi, alışverişimizi yapmamızı sağlarken gün geçtikçe bizi yalnızlaştırmakta ve hareketsiz kılmaktadır. Kullanılmayan fiziksel enerji bedenimiz için bir stres kaynağıdır, bizi gergin ve pasif kılar.
Bedeninizi hareket ettirin ve kaslarınızı güçlendirin. Doğada zaman geçirin, yürüyüş yapın, koşun ya da bisiklete binin. Bir spor salonuna üye olmak zorunda değilsiniz. Belediyelerin pek çok açık alana yerleştirdiği spor aletlerinden faydalanarak ya da sadece kendi bedeninizle çalışarak kaslarınızı güçlendirebilirsiniz.
Zihinsel güçlü kişiler güvenlerini kaybetmeden stresle başa çıkarlar. Bir düşünün, stresli bir durumla karşılaştığınızda;
Bu durum gününüzün akışını ne kadar etkiliyor?
Ne kadar bu duruma takılı kalıyorsunuz?
Her şeyi kontrol etmeye çalışır mısınız?
Başkaları sizin için ne kadar önemli?
Kararlarınızı kendiniz mi yoksa başkalarının fikirleri mi belirler?
Takılmak, kontrolcü olmak ve başkaları için yaşamak eğer sizin de probleminiz ise mutlaka beyninizi güçlendirici egzersizler yapın. Yoga, meditasyon ve nefes egzersizleri, bize takılı kaldığımız düşünceleri bırakmak, kontrolcü yanımızı esnetmek ve kendimiz için orda olma fırsatı sunar. Bu, bir anda olma çalışmasıdır ve anda olduğunuz her an zihniniz özgürleşir ve dinginleşir. Dingin zihin her zaman daha güçlüdür ve sağlıklı düşünür.
Duygusal dayanıklı kimseler strese daha az tepkisel yaklaşırlar. Sakin ve soğukkanlıdırlar. Daha az gergin ve tedirgin davranırlar. Duygusal güçlü olmayan kimseler ise daha kaygılı, daha gergin, daha öfkeli ve tepkiseldirler. Depresyona daha hızlı girerler ve çabuk demoralize olurlar.
Duygusal dayanıklı olmak için önce duygularınızın farkında olmalısınız. Çalıştığım pek çok kişi duygularının farkında değil. ‘Ne hissediyorsun?’ soruma genellikle düşünceleriyle yanıt veriyor. Komplike düşünmenize gerek yok, ne kadar basit o kadar net. Doğuştan getirdiğimiz dört temel duygumuz var; mutluluk, üzüntü, öfke ve korku. Yaşadığınız durum bu dört duygudan hangisini size hissettirmiş olabilir? Sizi üzen ne? Ya da korkutan? Öfkeniz bu olaya ait bir öfke mi yoksa geçmişten getirdiğiniz ve tekrarlayan bir öfke mi?
Cevaplarınız ne olursa olsun, bunlar sizin hissettikleriniz. Kabul edin. Yok saymanız hiçbir işe yaramaz. Taktığınız ‘Güçlü’ maskesi başkalarını kandırabilir ama aynaya baktığınızda o küskün gözlerden kaçamazsınız. Duygularınızı önce kendinize sonra da başkalarına ifade edin. İfade etmeye başladığınızda güçlenmenin en temel kısmını halletmiş olduğunuzu göreceksiniz.
Eğer 2015’te bedeninizi hareket ettirip, zihninizi dinginleştirir duygularınızı ifade etmeye başlarsınız içsel gücünüzü yeniden hissetmeye başladığınızı göreceksiniz.
Ona zaten sahipsiniz ama belki bir gün bir yerde bıraktınız. Belki çocuklukta, belki okulda, belki de çok sevdiğiniz bir kişiyi kaybettikten sonra…
Her şeyi tek başınıza halledemezsiniz.
Hiçbir insan ulvi değildir ve her insanın gücü sınırlıdır.
Bazen onu aşan sorunlarla karşılaşır.
Bazen de hata yapar.
Gücünüzün sınırları olduğunu kabul edin. Yardım istemekten çekinmeyin.
Kalbinizi ve enerjinizi sevmeye ve sevilmeye açın…
Yaşadığınız hayal kırıklıkları sizi sevgiye kapatmış olabilir ama onu yeniden onaracak ve o kaskatı bedeni ve ruhu şifalandırabilecek tek güç ordadır.
Kırmamak için kıvırmaktan vazgeçin.
‘Hayır’ demeniz gerekiyorsa deyin.
Bırakın bu yüzden gidenler gitsinler.
Eğer bu yüzden gidiyorlarsa, gitmeleri gerektiği için gidiyorlardır.
Gerçek ilişkiler ancak kendinize ve başkalarına samimi olduğunuzda yaşanır.
Samimi olmak çıplak kalabilmektir.
Çıplaklık her zaman incinme riski taşır.
İncinirsiniz de…
Yaşam böyle bir yolculuktur…
Daha sağlıklı ve uzun bir ömür geçirmek adına daha detaylı bilgi almak isterseniz Wellness üzerine hazırladığım yazı dizimi okumanızı tavsiye ederim.
WELLNESS İÇİN 1. ADIM: FİZİKSEL DAYANIKLILIĞIMIZI ARTIRMAK
WELLNESS İÇİN 2. ADIM: ZİHİNSEL DAYANIKLILIĞIMIZI ARTIRMAK!
Paylaş