Paylaş
Biz psikologlar çocukluk yaşantılarımızın kişiliğimizdeki etkilerini inceler dururuz. Bu dönem önemlidir çünkü okul öncesi dönem bir çocuğun kendini, hayatı ve başkalarını anlamlandırmaya çalıştığı naif bir dönemdir. Hayatta kalmak için hangi stratejilerin işe yaradığını bu dönemde öğrenir bir çocuk. İstek ve ihtiyaçlarının karşılanıp karşılanmayacağını, sevilip sevilmediğini bu dönemde ilk kez keşfeder bir çocuk. Ve kendini korumak için bir ömür boyu yaslanacağı başa çıkma yolları geliştirir.
İşte bu dönemde en az anne babalarımız kadar benliğimizde etkili gizli kahramanlarımız vardır. Onlar pek çoğumuz için şefkat ve şımartılma kucağıdır. Evdeki yasakları deldiğimiz yerdir orası.
Bizim toplumumuzda pek çoğumuzu büyüten anneannemiz ya da babaannemizdir. Bazen anne baba tayin durumundan ya da maddi imkânsızlıklarından başka şehre ya da ülkeye gider ve çocuğunu büyükannelere bırakır. Bazen aylarca ya da yıllarca o çocuk büyükannelerin evinde büyür.
Bazen aynı şehirdelerdir ama anne baba çalışır. Çocuğu büyüten yine büyükannedir. Çocuk anne babasını kimi evde sadece akşamları yatmadan 1-2 saat, kimi evlerde de sadece hafta sonları görür. Özellikle yaz dönemi bu tablo sıklıkla görülür.
Bazen de evde anne vardır ama annelik rolünü üstlenen onlarla aynı evde yaşayan büyükannedir. Belki anne çok genç, belki de evde çok çocuk olduğundan anne her şeye yetemez.
• Birincil bakım verenin büyükanne olduğu evlerde çocuk büyükanneyi anne yerine koyar. Onunla kurduğu bağ, anneyle kurduğu bağdan daha güçlüdür. Onun sevgisi, şefkati kadar eleştirisi ve aktardığı değerler de çocuk üzerinde hayat boyu iz bırakır.
• Sıklıkla gördüğümüz; büyükanneler torunlarını anne babalarından daha evhamlı ve koruyucu büyütürler. Doktorların, uzmanların, kitapların beslenme ve disiplin ile ilgili son dönem önerilerini kabul etmek istemezler. Kendi çocuklarını nasıl besledilerse, nasıl uyuttularsa aynı yöntemleri uygulamaya, ilkokul dönemindeki torunlarını hala kendileri yedirmeye, giydirmeye, uyutmaya devam ederler. Bu da anne babanın kurmaya çalıştığı disiplini bozar ve çocuğun kendi becerilerini geliştirip birey olmasına zarar verir.
• Bazen de büyükanne aşırı kontrolcü ve eleştirel bir karakterdir. Annenin zamanında kendi annesiyle yaşadığı problemler torunu üzerinden tekrarlanır. Özellikle büyükanne onlarla yaşıyorsa büyükanne kendi kızına karşı da kontrolcü davrandığından çocuğun kendi annesine karşı duyduğu saygı ve otorite azalır. Bu durumda çocuk baskıdan ve müdahaleden bunalır ve arkadaşlarına döner. Ailesiyle hiç bir şey paylaşmaz.
• Bazen de büyükanne gerçekten de çocuğun sığınabileceği tek kişidir çünkü anne ya ölmüştür ya da kendi psikolojik problemlerinden çocuğunu görmez. Büyükannenin ise küçük bir çocuğun yaşına inmeye ne gücü ne sabrı ne de enerjisi vardır. Yaşam yorgunudur. İçten içe bu duruma, kızına, torununa ve hayata öfkelidir. Bu çocuk ona emanettir ve küçük bir çocuğun sorumluluğunu almak istemez. Böyle bir evde büyüyen bir çocuk kendini hep sığıntı gibi hisseder ve hiçbir yere ait hissedemez.
Sevgili Büyükanneler;
Biliyorum torunlarınız sizin yaşam ve enerji kaynağınız. Çocukların saf enerjisi sizi hayata bağlıyor, gözlerinizin içi onlar sayesinde gülüyor. Kendi çocuklarınızı büyütürken gelecek kaygısı, yaşam mücadelesi derken daha sinirli ve aceleciydiniz, şimdi torunlarınıza karşı daha yumuşak, daha şefkatli ve toleranslısınız.
Çocuk bakımı ve büyütmesi gerçekten sabır ve emek ister. Çocuklarını büyütürken yalnız kalan hiç kimseden destek alamayan pek çok kadın depresyon ve öfke patlaması gibi psikolojik problemler yaşar. O yüzden özellikle kendi annesinden alınan sosyal destek anneyi rahatlattığından otomatik olarak çocuğun da rahatlamasını sağlar.
Eğer kızınıza ve torununuza destek olan, sevgi ve şefkat gösteren bir büyükanneyseniz hakkınız ödenemez. Anne babasının şiddetli kavgalarıyla büyüyen, odasında yalnız ve korkan pek çok çocuğun koruyucu meleği sizsiniz. Sizin sevgi ve şefkatiniz sayesinde o çocuklar büyür ve hayatın yaşanılası bir yer olduğuna dair umut taşır.
Sevgi ve şefkat bir çocuğun ihtiyacı olan en temel gıdadır. O yoksa ister en güzel giysileri, oyuncakları alın, ister en pahalı eğitimleri verin, bir işe yaramaz.
Ama aşırı sevgi de aşırı eleştiri kadar tehlikelidir. Boğar insanı. Kırar kanatlarını.
Sevgili büyükanneler, yukarıda yazdığım maddelere şimdi bir daha dönüp bakın ve eğer size tanıdık gelenler varsa lütfen bu konular üzerinde çalışın. Gerekiyorsa bir uzmandan destek alın.
Çocuk istikrar sever. Tutarlılık ister. Disipline ihtiyacı vardır ama sınırlarınızı her zaman test eder. Gelmeyin oyunlarına.
Paylaş