Paylaş
Şu ana kadar mutluluk üzerine yapılan en uzun araştırma Harvard Üniversitesi tarafından yapılan 75 yıllık bir araştırma. Bu araştırmaya şuan 90’larında, o zaman 19’unda olan 724 erkek katılıyor. Bir grup Harvard Üniversitesi’nde okuyan öğrencilerden oluşurken diğer grup Boston’ta yaşayan sosyo ekonomik düzeyi düşük daha problemli gençlerden oluşuyor. 75 yılın sonunda bulunan sonuçlar şöyle:
Sanılanın aksine insanları gerçekten mutlu eden ne para ne şöhret; sevgi ve paylaşımın olduğu tatmin edici yakın ilişkilere sahip olabilmek.
Peki o zaman soru şu: Doyumlu bir ilişkide ihtiyaçlar nelerdir?
İlişkisel odaklı Integratif Terapi’nin kurucusu Richard Erskine, bir grup psikoterapist ile birlikte danışanların terapide en çok dile getirdikleri ihtiyaçları inceliyor ve bu ihtiyaçları 8 kategori altında topluyorlar. Bu liste, çocukların da yetişkinlerin de gelişim basamaklarında ihtiyaç duyduğu şeylerden oluşmuş ve ölüm döşeğinde olan kişiler tarafından bile aynı ihtiyaçlar ifade edilmiş. Bu 8 kategori şöyle:
Güven duygusu hayatımızın ilk yılında anneyle kurulan ilişkiyle başlar. Annesi tarafından beslenen, dokunulan, sevgi gören bir bebek insanlara güvenebileceğini öğrenir. Çocukluk döneminde yeterince ilgi ve sevgi göremeyen, terk edilen, bir kayıp yaşayan bir çocuk ise insanlara güvenmemeyi öğrenecektir. Bir ilişki için en temel ihtiyaç güvendir. Güven yoksa, o ilişki temeli sağlam olmayan bir bina gibi en ufak bir depremde yıkılmaya mahkumdur. Partnerinizin fikirlerine, kişiliğine saygı duyun, onu dinleyin ve onu olduğu gibi kabul etmeye çalışın. Size ihtiyacı olduğunda onun yanında olun. İhtiyaçlarını karşılamasına yardımcı olun. Geçmişte doyuramadığı her ihtiyacını karşılama şansınız olmayabilir ama en azından onu anlamanız ve cevap vermeniz ona iyi gelecektir.
Hepimizin anlaşılmaya ve önemsenmeye ihtiyacı var. Partnerinizin anlattıklarına ve yaşadıklarına değer verin çünkü onun için bir anlam ifade ediyor. Onu anlamaya istekli olun. Bir problem yaşandığında haklı haksız bulmak ya da onun problemli olduğunu düşünmek yerine karşınızdaki kişinin davranışının bir zamanlar işe yarayan bir savunma yöntemi olduğunu kabul ederek işe başlayın.
Sadece çocukların değil hepimizin bazen bizden daha güçlü, erdemli, olgun birinin etrafında olmaya ve ihtiyaç duyduğumuzda bizi korumasına ihtiyacımız var. Bazen danışanlarımdan şu şözleri duyarım; ‘Varlığınızı bilmek güven veriyor’, ‘İyi ki varsınız’. Birilerinin bizi dinliyor olması, önemsemesi ve yardım etme isteği bizi rahatlatır ve umut verir. Partnerinize varlığınızla güç verin.
Bir düşünün, belki hayatınızda her gün trafikte ve işte pek çok kişiyle karşılaşıyorsunuz. Ama onlardan çok azı size bir şey ifade ediyor. Ne zaman ki bir kişiyle ortak deneyim paylaşırız, işte o noktada o kişiyle yakınlaşmaya başlarız. Ortak zevkleri, hobileri paylaşan kişiler arasında daha samimi ilişkilerin kurulması bu yüzdendir. Bir travmayı birlikte yaşayan kişiler arasında, yaşanan duygu yoğunluğundan dolayı güçlü bir bağ kurulur. Terapilerde grup çalışmaları bazen bireysel çözülemeyen problemlerin çözülmesini sağlar. Partnerinizle ortak deneyimlerinizi arttırın. Ortak keyif aldığınız bir hobiye birlikte zaman ayırarak yatırım yapın.
İlişkilerdeki pek çok problem kendini yeterince ifade edememekten kaynaklanır. Pek çok zaman duygumuzu içe atar ve paylaşmayız. Karşımızdaki kişiyi kırmaktan korkarız. Halbuki net olmanın ve kendini ifade etmenin pek çok faydası vardır. Öncelikle karşımızdaki kişi bizim gibi düşünmüyor ve hissetmiyor olabilir. Geçmiş deneyimlerimizden dolayı onun bir davranışı bizi incitirken o bunun farkında bile olmayabilir. Bir kişi farkında olmadığı bir şeyi nasıl değiştirebilir ki? Beklentilerimizi ifade etmezsek bu durumda onu nasıl suçlayabiliriz? Aşağıdaki boşlukları doldurun ve onunla paylaşmaktan korkmayın. Kendinizi ifade edin. Açık ve net olun. Göreceksiniz kendinizi tüm samimiyetinizle ifade etmeniz pek çok problemi büyümeden çözecek. ‘Ben ……biriyim.’ ‘Ben ….. seviyorum.’ ‘Ben ….. sevmiyorum.’ ‘Benim …… ihtiyacım var.’
Hepimizin içinde bulunduğumuz ortamda etki yaratmaya ve fark edilmeye ihtiyacımız var. Ama pek çok zaman özellikle çocuklukta gerçek tepkilerimizi göstermemiz engellenir, buna izin verilmez. Örneğin annesini öldürmekle tehdit eden babası tarafından defalarca taciz edilen bir kız çocuğu, duyduğu korkudan dolayı bunu kimseyle paylaşamaz ve kabullenir. İçindeki öfkesini ifade etmesine izin verilmemiştir. Çocuklukta ifade edilemeyen, bastırılan öfke, korku gibi duygular ilerleyen yaşamda kişinin yaşam kalitesini bozar ve ilişki problemlerine yol açar. Partnerinizin gerçek duygularını ifade etmesine, ‘Hayır’ demesine izin verin. Bırakın öfkesini, korkularını ifade etsin. Onun duygularını ciddiye alın ve ona yardımcı olun.
Hepimizin pek çok isteği ve hayali vardır ama bunları gerçekleştirmek her zaman o kadar da kolay değildir. Pek çok zaman korkularımızdan dolayı vazgeçeriz. Partnerinize hayallerini gerçekleştirmesi konusunda cesaret verin. Destekleyin. Onu harekete geçirin. Göreceksiniz bu aranızdaki bağı daha da güçlendirecektir.
Bazen bizim büyüdüğümüz ailede sevgi fazla ifade edilmez. İlişkiler mesafelidir. Sevgiyi göstermek ve kabul etmek bizim tanıdık olmadığımız bir duygudur. O yüzden partnerimizin sürekli dokunması, sevgisini ifade etmesi bize fazla gelebilir ve zorlayabilir. Samimi bir ilişkide sevgiyi, şükranı ifade etmek, göstermek, paylaşmak bir ihtiyaçtır. Partnerinizin size sözel ve sözel olmayan yollarla sevgisini ifade etmesine, paylaşmasına izin verin. Bu tanıdık olmadığınız bir duygu olsa da aslında sizin de ihtiyacınız.
İlişkilerinizi gözden geçirin. Bu sekiz ihtiyacın kaçını gerçekten doyurabiliyorsunuz? Bu ihtiyaçları doyurmanızı ne ya da neler engelliyor? Geçmişten gelen aşamadığınız konular için mutlaka destek alın. Göreceksiniz ifade etmek, anlamlandırmak ve bazı yüklerden kurtulmak size iyi gelecek. Ve bu sayede daha samimi gerçek ilişkiler yaşayarak yaşamdan daha fazla doyum alacaksınız.
Paylaş