Paylaş
Birkaç haftadır öfke üzerine konuştuktan sonra bugün bağımlılar dünyasına girmek istiyorum izninizle. Bağımlı olmak değil amacım. Bağımlı psikolojisini tartışmak…
Önce sözlük anlamıyla başlayalım: ‘Bağımlılık zarar verici sonuçlar doğurmasına karşın, bir şekilde madde arama ve kullanma ile karakterize, süreğen ve tekrarlayıcı bir beyin hastalığıdır. Bu hastalığa zarar verici davranışlar da eşlik etmektedir. Bağımlılık, hem beyni hem de davranışları etkileyen bir hastalıktır.’
Amerikan Psikiyatri Birliği tarafından hazırlanmış olan tanı sınıflamasında (DSM-IV) bağımlılık tanısı bazı ölçütlere dayanarak konmaktadır:
Bağımlılık 12 aylık bir dönem içinde aşağıda sıralanan belirtilerden üç veya daha fazlasının bulunması ile tanımlanır.
1. Tolerans gelişmesi: Maddenin etkisinin ortaya çıkabilmesi için kullanılan madde miktarının artırılması ihtiyacı
2. Yoksunluk belirtileri: Uzun süre yoğun bir biçimde kullanılan maddenin, kullanımı kesildiğinde veya azaltıldığında ortaya çıkan fizyolojik ve bilişsel belirtiler ve bunlara eşlik eden uyumu bozan davranışsal değişiklikler
3. Tasarlandığından daha uzun süre ve yüksek miktarlarda alınması: Kişinin madde kullanımını kontrol etme çabalarının başarısızlıkla sonuçlanması
4. Sık ve başarısız bırakma girişimleri
5. Maddeyi sağlamak, kullanmak ya da bırakmak için büyük zaman harcama: Tüm yaşamın maddenin etkisinin yeniden temin edilmesi ve bunun son kez olmasına karar verme çabası üzerine kurulu bir hal alması
6. Madde kullanımı nedeni ile sosyal, mesleki ve kişisel etkinliklerin azalması ya da tamamen bırakılması
7. Zarar görmesine rağmen madde kullanımını sürdürme
Şimdi ‘hastalık’ olarak tanımlanan sözlük anlamını ve tanı kriterlerini bir kenara koyup devam edelim. Günlük hayatımızdaki bağımlılıklarımızı düşünelim.
Bağımlılık dendiğinde ne geliyor aklınıza?
Sigara mı? Sabahın köründe daha gözünüzü açmadan sigarayla güne başlıyor ve kullanmaktan keyif alıyor olabilirsiniz.
Alkol mü? Alkolün hayatınızdaki yeri ne boyutta? ‘Sosyal içiciyim canım ben’ ‘Benim kime ne zararım var, bana iyi geliyor’ deseniz de eşiniz ya da çocuklarınız şikayet ediyor olabilirler.
Uyuşturucu mu? Okul çağındaki çocukları bile tehdit eder hale gelmiş olan uyuşturucular disko ve parti ortamlarında hayatınızın içinde yer alıyor, yaratıcılığınızı artırıyor olabilir.
Günümüzde bu listeyi epey uzatabiliriz. Alışveriş, kumar, seks, internet, iş ve yeme bağımlılıkları da yaygın olarak danışanlarımla çalıştığım konular. İnternette yer alan testleri de yapıp bağımlı olup olmadığınızı ölçebilirsiniz.
Sıklıkla gördüğüm bir diğer durum da ilişkilerdeki bağımlılıklar. Örneğin bağımlı anneler ve çocukları. Tek odağı, tek ilgisi çocuğu olan, bu aşırı ve yoğun sevginin bir süre sonra ikisinin de hayatına zarar verdiği, tüketmeye başladığı anneler ve çocukları…
Bazen de eşine, sevgilisine ya da eskide kalmış birine takılı kalmış, onunla yatıp onunla kalkan, paranoid eğilimli kişiler…
Özgürlüğümüzü teslim ettiğimiz, esarete dönüşen kısır döngüler…
Sevginin tutkuya, tutkunun takıntıya, takıntının bağımlılığa dönüştüğü bir yolculuk bu…
Haftaya bu yolculuğa anlam aramaya devam edeceğiz…
Siz de bu yolculukta bir yerlerde sıkıntı hissediyorsanız yorumlarınızı bekliyorum…
Paylaş