Paylaş
Kabızlık; tuvalet korkusu, tuvaletin temiz olmaması, acı hissinin olması, fazla miktarda şeker ve şekerli besin tüketimi, lifli (posalı) besinlerin az yenilmesi, dışkılamayı sürekli ertelemek, uzun mesafeli seyahatler, bağırsaklardaki iltihabı bir durum, kullanılan bazı ilaçlar, şeker hastalığı, tiroit bezinin az çalışması, tümör ve kanser gibi nedenlerle ortaya çıkmaktadır. Hatta bebeklerin dışkılarını, kendi vücutlarından kopan bir parça olarak görmesi bile söz konusu olabilmektedir.
Eğer ki kabızlık bulguları uzun sürüyorsa, beraberinde kusma gibi sorunlar varsa veya çocuğu düşkün bırakıyorsa bir hekime başvurulmalıdır. Öte yandan hekim tavsiye etmedikçe posa hapları ve tozları ile laksatif almaktan kaçınılmalıdır. Çünkü bu durumda besinler sindirim sisteminden vitamin ve minerallerin emilebileceğinden daha hızlı geçer. Hatta bazıları vücuttan sıvı ve potasyum kaybına neden olur. Sabahları aç karına içilecek açık bir bardak çay veya ılık limonlu su doğal bir laksatif olarak tanımlanır.
Pek çok çocuk 2 ya da 3 gün tuvalete çıkamadığında endişelenmeye başlar. Bu durum biraz daha uzadığında ise endişenin yerini panik hali alır. Ancak çoğu kez endişelenecek bir şey yoktur ve ciddi bir durum söz konusu değildir.
Bu konuda doğru bilinen yanlışlardan biri; her gün dışkılamanın gerçekleşmesi gerektiğidir. Halbuki bazı çocuklar günde 3 kez, bazıları ise haftada 3 kez tuvalete çıkarlar. Her iki durumda da endişe etmeyi gerektiren bir sebep yoktur. Önerilen, elbette sabah erkenden toksinleri vücuttan uzaklaştırarak güne başlanılmasıdır. Öte yandan, sanılanın aksine dışkılama ile atılamayan atıklar vücutta emilerek sağlığa zarar vermez, insan ömrünü kısaltmaz. Böylesi yanlış inanışlar özellikle eski dışkılama alışkanlıkları değişen bireylerde gereksiz yere laksatif ilaçların kullanımına yol açmaktadır. Bu durum da bağırsak florasına gereksiz yere zarar vermektedir.
Kabızlık durumunda dikkat edilmesi gereken diğer ilkeler şu şekilde sıralanabilir:
• Sık sık, azar azar beslenilmelidir (5-6 öğün gibi).
• Lokmalar iyice çiğnenmeli, yemek yerken acele edilmemelidir.
• Bol su ve sulu besinler tüketilmelidir (3 lt/gün).
• Taneleriyle birlikte kayısı, erik, üzüm kompostosu içilmelidir.
• Kabızlık yakınmalarında, sabah kahvaltı etmeden erik veya kayısıdan yapılmış bir kaşık marmelat veya kuru meyve yenilerek üzerine ılık su ya da ıhlamur içilmesi ve fiziksel aktivite (kültür-fizik hareketleri) yapılması bağırsak hareketlerini artırır. Ya da bir bardak ılık suya limon veya bir tatlı kaşığı zeytinyağı ilave edip içilebilir.
• Kefir, probiyotik yoğurt ve meyve sularının tercih edilmesi daha sağlıklı olacaktır.
• Fast-food beslenme tarzından mümkün olduğunca uzak durulmalıdır.
• Aşırı şeker ve şeker içeren besinlerden mümkün olduğunca kaçınılmalıdır.
• Fazla miktarda kahve ve özellikle koyu çay içilmemelidir.
• Form çayları bağırsak tembelliği yapması nedeniyle kesinlikle kullanılmamalıdır.
• Her gün, özellikle sabah kahvaltısından sonra dışkılama olsa da olmasa da belirli bir süre tuvalette kalınmalıdır. Bu sırada dikkatin dağıtılması için gazete veya dergi okunması önerilir. Alaturka tuvaletlerin kullanılması dışkılamayı kolaylaştırabilir. Bu mümkün değil ise ayakların altına bir yükselti konarak, klozette öne doğru eğilmek faydalı olabilir.
• Çocuk henüz hazır olmadığı bir dönemde tuvalet eğitimine zorlanırsa protesto edip kakasını tutabilir. Anne, çocuğuna kakasını yaparken acımayacağı konusunda telkinde bulunmalıdır. Hatta gerekirse tuvalet eğitimini durdurup bir süre altını bezlemek faydalı olabilir.
• Kakasını yaptığında O’nu kutlamak gerekir.
• Günlük fiziksel aktivite mutlaka artırılmalıdır. Her gün belirli bir süre egzersiz yapılması faydalı olur.
• Posa (lif) alımı artırılmalıdır. Posalı besinler:
o Kurubaklagiller (kuru fasulye, nohut, mercimek, kuru barbunya, soya fasulyesi)
o Kepekli tahıllar (esmer ekmek, bulgur, kepekli pirinç / makarna / erişte / un)
o Sebze ve meyveler (kabukları ile yenilebilen sebze ve meyveleri soyulmadan)
• Diğer yandan muz, patates, süt ürünleri, pirinç, makarna, beyaz un ve türevlerinin tüketimi azaltılmalıdır.
• Bu ilkelere bağlı kalınmasına rağmen 2 hafta sonunda düzelme sağlanamazsa, takviye olarak kullanılabilecek destek ürünler doktor ve/veya diyetisyene danışılmalı.
Paylaş