Paylaş
Adet döneminde yaşanılan çeşitli belirtiler günlük hayatın gidişatını bozacak derecede ise buna "premenstrüel disforik bozukluk" denir. Yani işlevsellik bozulursa ancak teşhis konabilir.
Adet dönemi belirtileri ortalama olarak kadınların %70’inde görülürken, premenstrüel disforik bozukluk toplumun çok az bir kısmında görülür. Bu bozukluk, duygu durum bozukluğu olarak kategorize edilmiştir ve manik depresif hastalıkla da yakınlığı vardır.
Adet dönemindeki ruhsal sorunların toplumun %2 ila %10’unda görüldüğü tespit edilmiştir. Orta dereceli belirtiler ise toplumun %30 - %80’inde görülmüştür. Muhtelif çalışmalarda belirtilerin ortalama görülme 20’ler, tedavi için başvuranlarınki ise ortalama 30’lu yaşlar olarak gözlemlenmiştir. Bu alanda yapılan bir diğer araştırma da, hastaların %65’inin birinci dereceden akrabalarında majör depresyon (hayattan haz duyamama) olduğu saptanmıştır.
Bazıları depresyon belirtilerine benzerlik gösteren ve sıklıkla karşılaştığımız belirtiler aşağıda sıralanmıştır. Bu belirtiler farklı kişilerde değişen yoğunluklarda yaşanabilir.
Semptomların yaşanış sıklığı ve yoğunluğu, kişinin iş yaşamı ve özel hayatındaki ilişkilerin bozulmasına yol açıyorsa premenstrüel disforik bozukluk teşhisinden kuşkulanmak gerekir.
Adet dönemindeki kişiler şiddetli bir depresyona girebilir, bazen hiç evden çıkmayabilirler. Bu kişiler bu dönemde yaşadıkları sıkıntı nedeniyle işe gidemez hale gelebilirler veya işte yeteri kadar verim gösteremezler. Kişilerin akademik performansları düşme eğilimine girer. Uzun süren sinirlilik halleri ve/veya öfke patlamaları nedeniyle kişiler arası çatışma yaşama ihtimalleri artar, dolayısıyla sosyal ilişkileri ve iş yerindeki ilişkileri ciddi anlamda bozulabilir.
Bu hanımlar iş yerlerinde çok fazla devamsızlık yaparlar, bu da iş yerinin o dönemde yeteri kadar verimli olmamasına sebep olur. Bu dönemde yapılan ilaç masrafları kişinin maddi durumunu ciddi boyutta etkiler. Aynı zamanda evden çıkmama ve sürekli yemek yeme de kişilerin maddi durumunun kötüleşmesine sebep olur. Bütün bu etkiler bireysel maddi sıkıntılara yol açtığı gibi ailevi ve toplumsal seviyede de maddi kayıpların olmasına sebep olur.
Bu dönemde gerçekleşen yoğun hormonal değişiklikler sebebiyle kadınlar bazen aşırı duygusal, bazen aşırı öfkeli, bazen ise aşırı kaygılı hissederler ve bu duygu halleri davranışlarına da yansıyabilir. Bu sebeple, bu dönemde dikkat edilmesi gereken en hassas konulardan biri de ilişkilerdir. Erkekler bu dönemlerde kadınların hormon seviyelerinde oluşan değişikliklerden haberdar olmadıklarından kadınların aşırı duygusallığını ve sürekli değişen ruh hallerini yanlış yorumlayabilirler. Bu konu ile ilgili bilgi eksikliği yanlış değerlendirmelere yol açabildiğinden kadınların bu dönemlerinde ilişkilerinin yıpranma olasılığı oldukça yüksektir.
Kadın, ruhsal değişikliklerin yanı sıra bu dönemde bazı fiziksel değişikliklere de uğrar. Vücut su toplar ve şişer. Yüzde ve vücutta akneler oluşur. Bazen aşırı terleme de görülebilir. Hem değişen hormon seviyeleri hem de fiziksel özellikler sebebiyle kadın normalde olduğundan daha kötü bir görünüşe sahip olduğuna inanır ve kendini değersiz hissetmeye başlar.İlişkilerde yaşanan sorunlar ve kadının kendi hakkındaki olumsuz algıları birleşince depresyona kadar varabilecek durumlar ortaya çıkabilir.
Bu sendromun sebebi her ne kadar hormonal olsa da, aşırı duygusal ve davranışsal sorunlar uzun dönemler boyunca sürebildiğinden ve/veya bu sıkıntılı dönemler her periyotta tekrarlama eğiliminde olduğundan, tedavisi psikiyatrik ve psikolojik yaklaşımları gerektirir. En etkili ilaçlar antidepresanlardır. Beraberinde kalsiyum, magnezyum, A, E ve B6 vitamin takviyesi yapılabilir. Adet dönemi sendromunun tedavisi adet döneminde başlayıp biten bir süreç değildir. Bu bozukluk için hem ilaç tedavisi hem de psikoterapi daha kalıcı çözümler sunar. Psikoterapi sürecinde önemli husus, kadınların bu dönemde geliştirdikleri kalıplaşmış bazı olumsuz düşüncelere duyarsızlaşma yapmaktır. Hipnoz ve EMDR yöntemi ile bu konuda oldukça iyi sonuçlar alınmaktadır.
Psikiyatrist Prof. Dr.
M. Kerem Doksat
Paylaş