Paylaş
Ultrason ya da ultrasonografi, modern tıbbın olmazsa olmaz görüntüleme tekniklerinden biridir. Ultrason, insan vücudunun içinde neler olduğunu görüntülemeye yarayan tek teknik olmamasının yanında diğer yöntemlerden ayrılan en önemli farkı, görüntüleme amacını gerçekleştirmek için, X- ışınlarını kullanmamasıdır. Bu şu demektir; radyasyon içermemesi, bunun yerine insan kulağının duyamayacağı frekansta ses dalgalarından faydalanmasıdır. Bir başka avantajlı tarafı ise sağlanan görüntünün gerçek zamanlı olması, yani işlem gerçekleştiği esnada görüntünün monitör ekranında birebir olarak görüntülenebilmesidir.
Ultrason, 40 seneden fazla tıp alanında uygulanmaktadır. Ultrasonun çalışma prensibi ise ses dalgalarının değişik yoğunlukta dokular içinde çeşitli hızlarda ilerlemesi ve yansıması yöntemine dayanan bir mekanizma ile çalışmasıdır. Bu prensip, doğaya yabancı ya da aykırı olan bir mekanizma değildir. Yarasalar uçarken ve balinalar da yüzerken bu sisteme benzeyen bir yöntemden yararlanırlar.
Ultrasonun etkileri mekanik ve termal olarak iki sınıfa ayrılır. Fetüs üzerindeki etkileri de bu ayrıldığı sınıflara göre değerlendirilir. Mekanik etki tarafından incelendiğinde, fetal incelemenin kavitasyona yol açabildiğini ortaya koyan bir veri bulunmamaktadır. Kavitasyon açısından ultrason güvenli olarak kabul edilmiştir.
Fetal değerlendirmede açısından uzmanlar için en fazla endişe uyandıran nokta, termal etkidir. Yüksek sıcaklığın fetusta teratojenik etkiye yol açtığı bilinen bir veridir. Sıcaklık artışının 4 °C’den fazla olması ve 5 dakikadan fazla süreyle bu seviyede kalması durumunda olumsuz etkilerin meydana gelebileceği düşünülmektedir. Gerçekleştirilen çalışmalarda tanısal hedefle uygulanan ultrason muayenelerinde fetüs üzerinde olumlu olmayan bir etki ortaya koyabilecek seviyede sıcaklık artışı meydana geldiği gösterilememiştir. Dolayısı ile hamilelikte gerçekleştirilen ultrason termal açıdan da güvenli kabul edilmektedir.
Anne adaylarında ultrasonografi neredeyse 30 seneyi aşkın bir zamandır uygulanmaktadır ve bu süre içerisinde herhangi bir yan etkisi ile karşılaşılmamıştır. Buna rağmen uzmanlar ultrasonografinin ciddi bir tıbbı sebep olmaksızın uygulanmaması konusunda hemfikirdirler.
Normal bir ultrasonografi hiçbir şekilde can acıtan bir yöntem değildir. Ancak kişinin idrar kesesi dolu ise biraz rahatsızlık vermesi mümkündür.
Hamilelik ultrason muayenesi minimum ve maksimum şekilde 10-30 dakika arasında tamamlanan bir işlemdir. Bu muayene neticesinde fetüsün canlı olup olmadığı, bebeğin duruş şekli, çoğul hamilelik mevcudiyeti varlığı, plasentanın yeri, mevcut hamilelik yaşı ve fetüsün muhtemel görünebilen sakatlıkları ile ilgili bilgilerin edinilmesi mümkündür.
Elbette ultrasonu uygulayan kişi, konunun uzmanı olarak perinatoloji uzmanı olmalıdır. Bebeğin sağlıklı olup olmadığı hakkında kişiye bilgi verecek ve ihtiyaç duyulursa müdahaleyi gerçekleştirecek olan perinatolji, yani anne- bebek sağlığı ile ilgili olan ve bu konularda daha tecrübeli olan kadın hastalıkları ve doğum uzmanlarıdır. Bu uzmanlar perinatoloji uzmanı olarak kabul edilirler.
Detaylı ultrason esnasında bebek baştan aşağıya her organı çeşitli kesitlerde ve planlarda incelenerek herhangi bir sorunun mevcudiyeti belirlenir. Bu yöntem bebeğin pozisyonu ve annenin durumuna göre değişmekle birlikte genellikle 15-20'da tamamlanır.
İyi bir ultrasonografi cihazı ve deneyimli bir doktor aracılığı ile bebekteki anormal gelişimlerin önemli bir kısmını saptamak mümkündür.
Hamilelik esnasında bu amaca yönelik olarak yalnızca bir defa ultrason muayenesi ihtimali mevcut ise bu 20-22. hafta civarında gerçekleşmelidir. Bu haftadan önce bebek gelişimi ve görüntü kalitesi arzu edilen seviyede olmamaktadır. 24. haftadan sonra ise kemikleşmenin artmaya başlaması organların görüntülenmesini zorlaştırabilen etkenlerdendir.
Tanısı koyulabilecek anomalilerin listesi oldukça uzundur. Cihaz kalitesinin artması ve bilgi birikiminin de giderek fazlalaşması neticesinde bu liste giderek uzamaktadır. En çok bilinen ve ortaya çıkan anomaliler ise aşağıda sıralandığı gibidir:
Bu anomalilerin tümünü teşhis edebilme oranları % 100 değildir. Anne adayının cilt altı yağ dokusu kalınlığı, cilt ödemi, bebeğin duruşu, bebeğin sıvı miktarı görüntü kalitesi üzerinde doğrudan etken olan faktörlerdir. Cihazın kalitesi ya da doktorun deneyimi ne denli iyi olursa olsun, kimi ender görülen hastalıkların saptanamaması olağandır.
Paylaş