Paylaş
Psikoloji literatüründen bağlanma teorileri araştırılıyor ve insanlar arasında konuşuluyor. Bu konu hakkında konuşurken aslında ilişki tiplerini inceleyip göz önünde bulundurmalıyız, böylelikle günümüz ilişkilerine farklı bir pencereden bakabiliriz. Tabii ki, kişinin ilişki şemasını nasıl öğrendiği ve şekillendirdiği önemli bir unsur ama çevresel faktörler de yadsınamayacak derecede önem arz etmekte. Zaman ilerledikçe kişiler kendi özgürlüklerinin kısıtlanmasından kaçınmaya başladı aslında. Kişilerdeki bireysellik isteğinin artmaya başlaması, sağlıklı bağlanma kurmaktan kaçınan davranışların da artışını etkiledi. İlişki tiplerinde birçok model görmekteyiz. Bunlar; kaçınan, endişeli, çapacı, kontrolcü, destekleyici, solist, bukalemun modelleridir. Ancak, birkaçına biraz daha detaylı değinmemiz gerektiğini düşünüyorum.
Kaçınan dediğimiz, bağlanma problemi yaşayanlardır. İlişkiye dahil olmak isteseler de yüzde yüz olarak kendilerini veremezler. Önceki ilişki deneyimlerinden kaynaklanan reddedilme korkuları vardır. Uzun süreli ilişkilerde panik yaşamaları olasıdır. Çünkü bağlanma kavramında problem yaşamaktadırlar. Eğer ki ilişkide nefes alabilecekleri bir yer var ise, problem yaşama ihtimalleri yok denecek derecede azdır. Endişeli dediğimiz ilişki modeline aynı zamanda kaygılı bağlanma da diyebiliriz. Belirsizlik kavramından rahatsız olan bu kişiler, geçmiş ve gelecek ile kafalarını sürekli meşgul ederler. Plan ve düzen arzuları vardır. Domestik planlayıcı olduklarını söyleyebiliriz. Garanti olan durumlar mevcutsa, ilişkide problem yaşamazlar. Kontrolcü model ise gücü sürekli elde tutmak isteyenlerdir. Narsist kişilik bozukluğu olan bireylerde sıklıkla rastladığımız bir ilişki modelidir. Odak noktası olmak gibi talepleri vardır. Duygusal ve davranışsal manipülasyon uygulama eğilimleri vardır. Partnerinin özel alanlarına müdahale etmekten çekinmezler, çünkü kontrol etmek onlar için kaçınılmaz bir durumdur. Bu modelde pasif-agresif tavırlarla da karşılaşmaktayız. Son olarak bukalemun modelden bahsetmek istiyorum. Adından da anlaşılabileceği gibi, bu modelde kişilerin sürekli değişim içerisinde olduklarını görürüz. Karşı tarafı tedirgin eden karar değişiklikleri vardır. Duygularını yönetemezler. Bu yüzden o an içerisinde nasıl hissediyorlarsa öyle davranırlar. Mutluyken eğlenceye doyamazsınız ancak mutsuz olduklarında da yanında olmak çekilmez bir hal alabilir.
Gördüğünüz gibi birçok ilişki modeli mevcut, ben de daha sık karşılaştığım örneklerden yola çıkmak istedim. Bu modellere psikolojik bir problem olarak bakmak yerine birazcık da içinde bulunduğumuz dönemin sosyolojik ürünü olarak bakmak gerektiğini düşündüğümü de belirtmek isterim. İlişki problemlerinde, çift terapisi almak sağlıklı sonuçlar elde etmek için etkili bir yöntemdir. Ancak, kişiler kendi dinamiklerini ve özelliklerini de ilişkilerde yansıttığı için bireysel olarak da profesyonel destek almak da yararlı olacaktır.
Paylaş