Aldatılma başlı başına bir travmadır
Aldatma bir ihtiyaç değildir, bir seçimdir. Duygusal, cinsel, sosyal tüm ihtiyaçlarımızı tek bir partner ile karşılayabiliriz. Modern toplumda, yaşadığımız kurallar çerçevesinde ve sağlıklı bir şekilde iletişim ve aile düzenini götürmek için tek bir yaşama uyum sağlamak zorundayız.
ALDATILMA BAŞLI BAŞINA BİR TRAVMADIR
Hatta en büyük travmalardan biridir. Örnek verecek olursak; bir deprem olduğunda, bir doğal afet olduğunda doğadan kaynaklı sıkıntı yaşadığımızda yani insan dışı bir faktör bize sıkıntı yarattığında o kadar travmatik olmayabilir. Ancak bir insan tarafından kaynaklanan bir sıkıntı bize çok büyük rahatsızlıklar verebiliyor. Aldatılma psikolojisinde kişi; sevdiği, güvendiği o kişiyi aslında kaybetmiş durumda oluyor. Bu noktada depresyon yaşanabiliyor, kişi kendini suçlayabilir, karşısındakini suçlayabiliyor ve uzun süreli planlanmış bir aldatılmaysa bunun etkisi çok daha uzun sürebilir.
KİMLER DAHA ÇOK ALDATIR?
Aldatan veya aldatılan kişilerin aslında net bir kişilik özelliği yoktur. Ancak bazı kişilik özelliklerinde örneğin Boderline ( sınır kişilik ) ya da narsistik kişilik özelliklerine sahip olan insanlarda çok fazla duygu yoğunluğu ve terk edilmeye yönelik hassasiyet olabileceği için bu özelliği yaşayan kişilerde aldatma veya aldatılma daha fazla görülebilir. Ancak yine de bu kişilik özellikleri bulunan kişiler aldatır veya aldatılır şeklinde net bir şey diyemeyiz.
ARAŞTIRMALAR ERKEKLER DAHA ÇOK ALDATIYOR DİYOR
Kadın ve erkeklere göre farklılık noktalarına baktığımızda erkeklerin daha çok aldattığına yönelik araştırmalar mevcuttur. Kadınlar daha duygusal anlamda, erkekler ise genelde cinsel anlamda aldatmaya meyilli olabiliyor. Bunun nedenleri olarak, kadınların duygusal yoğunluklarının ve duygusal beklentilerinin karşılanması noktasında karşı cinsten sevgi, saygı ve ilgi görmek istemeleri olabilmektedir.
Aldatılma noktasında daha çok danışmanlık merkezine başvuran kişiler kadınlar olabilmektedir. Aldatılmış kişi gerçekten çok yıpranmış ve tükenmiş bir şekilde geliyor. Ancak aynı zamanda kişi bazen boşanamıyor veya boşanmak da istemiyor. Bu noktada gerçekten dikkat edilmesi gereken ‘’bu bir hata mıdır evlilik devam ederse gelecekte böyle bir sorun yaşanmaz mı’’ yoksa ‘’evlilik zaten cinsel ve duygusal eksikliklerden dolayı mı kötü gidiyordu ve ilişkide herhangi birşey değişmedi mi” buna bakmamız gerekir. Çünkü eğer çift ilişkisinde veya bireylerde değişen birşeyler olmazsa aldatma tekrarlanabilir.
"Aldatma unutulabilir mi?" şeklinde soruların cevabı aldatma unutulmaz ancak aldatılma ile ilgili kendimize yönelik olumsuz duygularımızı çalışabiliriz. Aldatıldığımızda oluşan düşünceler (‘’ Değersiz biriyim. Çirkin biriyim. Arzu edilmeyen biriyim’’ ) kişide olumsuz duygular oluşturur ve ele alınması gereken, destek verilmesi gereken bu düşüncelerdir.
Aldatma son zamanlarda çok fazla artmış durumda. Sosyal medya sayesinde istediğimiz bilgiye ve istediğimiz kişilere daha çabuk şekilde ulaşabiliyoruz. Bundan dolayıdır ki duygusal veya cinsel kaymaları yaşayacağımız uyaranlar etrafımızda çok fazla ve kolay erişilebilir durumda.
ALDATILMA İLE İLGİLİ NASIL BİR PSİKOLOJİK DESTEK VERİLİR?
Danışanlar genellikle aldatılmadan dolayı travma yaşamış bir şekilde gelebiliyor. Aldatılma yaşayan kişiler eşleriyle veya partnerleriyle beraber gelebiliyorlar. Bu noktada travma söz konusu olduğundan EMDR yöntemiyle çalışılabilir çünkü o noktada anılardaki düşünceleri ve duyguları ele almanın önemi büyüktür. Kişi kendini değersiz hissedebilir, tercih edilmediğini ve sevilmediğini de düşünebilir. Aldatılmanın insanda yarattığı bu olumsuz düşünce ve duyguların yerine olumlu düşünce ve duyguları koymak için bilişsel davranışçı terapi veçift terapiside uygulanabilir.
Aldatılma yaşayan kişiler gereken desteği göremezse ileriki ilişkilerinde veya sosyal ve iş yaşantılarında güvensizlik sorunu yaşayabilirler. Bu yüzden profesyonel olan ve danışmanlık hizmeti verebilecek ruh sağlığı alanında uzman kişilere gidip psikolojik destek alması çok daha sağlıklı olacaktır.
