Şirketlerdeki psikopat yöneticiler

Kendilerinden başka kimseyi beğenmiyorlar. Çalışanlarını acımasızca kullanıyorlar.

Haberin Devamı

Akademik literatürde “Psikopat” kelimesinin anlamı; “Ruh veya sinir hastalığına tutulmuş olup, dengesiz hareketler yapan kimse. Karakter yönünden olağandışı, kararsızlık içinde ve topluma karşı olumsuz bir tutum içinde bulunan hasta kişilik. Başkalarına düşmanlık duyguları besleyen kimselere verilen genel ad.” şeklinde ifade edilir.

Eminim bazı okurlarımız, kendi yöneticisinden bir şeyler bulmuştur yukarıdaki satırları okurken. Tüm hayatları, iş arkadaşlarının haklarını gasp edip, hayatlarını zindan etmekle geçen bu tipteki yöneticilerin ortak özelliklerini şöyle sıralıyor uzmanlar: 

  • Zeki olmaları gerekmiyor. “Sorgulamayan” yapıda olmaları yeterli oluyor.
  • Kendilerinden başka kimseyi beğenmiyorlar.
  • Kariyer hırsları ve biat ettikleri yöneticileri uğruna çalışanlarının ihtiyaçlarını yok sayıyorlar.
  • Çalışanlarını acımasızca kullanıyorlar.
  • Kendilerini gereğinden fazla önemsiyorlar. Sahte bir çekicilikleri var.
  • Bencildirler. Çevrelerindeki insanları çıkarları için kullanırlar. Herkesi ve her olayı onları amaçlarına götürecek birer araç olarak görürler. Suçluluk ve vicdan duygusundan yoksundurlar.
  • Empati fakiridirler ve sürekli yalan söylerler.
  • En yakın dostunuz gibi davranırlar ama aslında sizinle zerre kadar ilgilenmezler.
  • Başarısızlıklarında sorumluluk almaktan kaçınırlar. 

Psikolojide anti-sosyal, vicdan duygusu gelişmemiş, empati kuramayan, zarar verici duygulardan kaçınmayan, topluma uyum göstermek için çaba sarf etmeyen kişilere ‘psikopat’ adı veriliyor. Amerikan iş dünyası şu sıralar bu kavramın yeni bir boyutunu ‘kurumsal psikopatlığı’ tartışıyor. Kriminal psikoloji alanında uzman olan Amerikalı Akademisyen Robert F. Hare, 20 maddelik psikopatlık kontrol listesinin yaratıcısı. Hare, toplumun yüzde 1’ini oluşturan psikopatların klinik tedavisinde önemli rol oynayan bu listeyi, yönetim dünyasına yeniden uyarlamış. Hare’e göre basiretsiz ve başarısız yöneticiler, psikopat özellikler taşıyor. Bu iddiaları daha da ileri götüren Hare ‘Psikopatları izlediğimiz gibi CEO’ları izleyerek tedavi edebilseydik, son yıllarda yaşadığımız kurumsal skandalları yaşamazdık’ görüşünü savunuyor.

Haberin Devamı

YALAN SÖYLÜYORLAR

Psikopat yönetici olarak nitelendirilen yöneticiler, karşısındakilerin duygu ve düşünceleriyle ilgilenmiyor. Vicdan ya da suçluluk duygusu hissetmiyorlar. Hırsları ve onları yönetenlerin çıkarları uğruna herkesi kullanıyorlar. Çalışanlarını onları sevdiklerine, sadakatlerini takdir ettiklerine inandırıyorlar. Ancak bu konularda sürekli yalan söylüyorlar. Katı ve duyarsızlar, çalışanlarıyla adeta oynuyorlar.

  • Psikopat yöneticinizle baş etmeniz için birkaç küçük öneriyi ise şöyle sıralayabiliriz:
  • Kendinize güvenin. Yöneticinizin sizden daha yaşlı, daha zengin ya da daha üst pozisyonda olması ahlaki yargılarının sizinkinden daha sağlıklı olduğunu göstermez.
  • Sorgulayıcı olun. Üstlerinizin otoritesi kişisel değer yargılarınızla çakıştığında yönetiminizi sorgulayın. İşbirlikçi olmayın. İlk bakışta zor görünse de bu tutum, kariyeriniz, daha da önemlisi kendinize olan saygınız açısından önemlidir.
  • Korkuyu saygıyla karıştırmayın. Yöneticinizden korkuyorsanız bu duyguyu sakın saygı zannetmeyin.
  • Kendinizi harcatmayın. Psikopat yöneticinizin hayatınızdaki zararlarını iyi değerlendirin.

Kimi yöneticiler vardır ki, yıllar sonra karşınıza çıktıklarında, minnet ve vefa duygusu ile hatırlarsınız onları ve boyunlarına sarılmak gelir içinizden. Ve kimi yöneticiler de vardır ki; kuru bir selam bile çoktur onlara, görmezden gelip, geçersiniz yanlarından. İnsanların sahip olduğu asıl zenginliğin bu noktada ortaya çıktığını fark edemeyecek kadar zavallı olan bu tipteki psikopat yöneticiler, hayatlarındaki bir çok alanda kendilerini kabul ettirip saygı göremedikleri için bu yola düşmüş olduklarını fark ettiklerinde, iş işten geçmiş olur çoğu zaman. Koltuklarını kaybettiklerinde sudan çıkmış balığa dönmeleri de bu yüzdendir aslına bakacak olursanız.

Haberin Devamı

Öyle tahmin ediyorum ki; bir insan için en büyük ceza, son yolculuğuna uğurlanırken “haklarınızı helal ediyor musunuz?” sorusuna, çok sayıda insanın “hayır helal etmiyorum.” cevabını verecek olduğunu, bu günden biliyor olmaktır. Unutmayın ki; sizin, şirketin bir çalışanı olmaktan daha önce, bir insan olduğunuzu, duygularınızla yaşayan bir değer olduğunuzu göremeyen, haklarınızı gasp edip çoluk çocuğunuzun rızkına el uzatan bu vizyon fakiri zavallılardan alabileceğiniz en etkili intikam ise “Başarılı Olmak” ‘tır.

Sağlıklı günler dileklerimle...

Yazarın Tüm Yazıları