Paylaş
İlişkisine resmiyet kazandırıp evlilik aşamasına gelen her çift, bu soruyu mutlaka gündemine getirir. Çocuk isteği ve zamanlaması, her çiftin evlilik öncesinde veya sırasında uzlaşma sağlamaya çalıştığı önemli bir karardır. Üstelik bu kararın alınmasında, Türkiye'deki geleneksel aile kültürü çerçevesinde “torun beklentisi”nin yarattığı psikolojik etki de yadsınamaz.
Birçok çift bu konu gündeme geldiğinde aklından şu soruları geçirir: “Evliliğin hangi aşamasında çocuk sahibi olmak sağlıklıdır?” “Çocuk sahibi olmaya hazır olduğumuzu nereden anlayabiliriz?” “Çocuk sahibi olmak ilişkimizi ne kadar etkiler?” Kendilerine bu soruları soran çiftler için şunu söyleyebiliriz: En azından üstlenmeyi düşündükleri sorumluluğun ciddiyetini kavramışlardır. Çünkü bedenen ve ruhen sağlıklı bir insan yetiştirme sorumluluğu, hafife alınabilecek bir görev değildir ve iki tarafın da buna hazır olması gerekir. Aksi takdirde çiftlerin omuzlarına bu denli ciddi bir sorumluluk eklendiği anda, temeli sağlam olmayan bir ilişki çatırdamaya başlar hatta hızla yıkılma aşamasına gelir.
Bir evliliğin “çocuklu aile” aşamasına hazır olduğunu nereden anlayabiliriz? Bir çocuk sahibi olmak için öncelikli koşul, her iki tarafın da bedensel ve ruhsal sağlığının yerinde olmasıdır. Bir çocuğun sağlıklı yetişebilmesi için öncelikle anne ve babasının da sağlıklı olması gerekir. Bunun dışında bir çocuğa sağlık, beslenme, eğitim ve sosyal alanda en uygun ortamı sağlayabilmek, çiftlerin belli bir gelir seviyesinde olmasını gerektiriyor. Bir anlamda, sağlığı ve ekonomik durumu elverişli olan çiftler için çocuk sahibi olma düşüncesi bir sonraki değerlendirme aşamasına geçişi olanaklı kılıyor.
[fotogaleri=110]
Evlilik öncesinde veya sırasında çiftler bu konuyu gündemlerine almadan önce mutlaka ilişkilerinin temellerinin sağlam olduğundan emin olmalılar. Çünkü bir çocuğun yetişkin olduğunda uyumlu ve tatminkar bir ilişki kurabilme becerisi, büyük ölçüde anne babasından görüp öğreneceklerine bağlıdır. Bu açıdan çocuk sahibi olmak için en doğru zaman, belli bir kişisel olgunluğa ulaştığınız ve eşinizle olan ilişkinizin de bu olgunluk seviyesine olumlu katkıları olduğuna inandığınız zamandır. Evliliğinizin kişisel gelişiminize olumlu katkıları olduğunu, sizi olgunlaştırdığını, geliştirdiğini ve manevi açıdan zenginleştirdiğini hissediyorsanız, bu evlilikte geleceğe güvenle ve umutla bakabiliyorsanız ve tüm hislerinizi eşiniz de sizinle paylaşıyorsa, çocuk sahibi olmayı gönül rahatlığıyla gündeminize alabilirsiniz.
Çocuk sahibi olmak, ne tek başına verilebilecek bir karar ne de tek başına yerine getirilebilecek bir sorumluluktur. İki tarafın da yürekten istemesi ve kendini hazır hissetmesi, bir çocuk için oluşabilecek en elverişli ilk ortamdır. Çocuk sahibi olmak, asla sorunlu bir ilişkiyi kendiliğinden düzeltmez veya değişmesini arzuladığınız eşinizin aklını başına getirmez. Bir bebek, evlilik yaşamınıza genel olarak fazladan birçok sorumluluk getirir ve sizin bu artan sorumluluklar karşısında güç bulacağınız, deyim yerindeyse en güçlü dopingi alacağınız yer ilişkinizdir. Özellikle bebeğin aileye katıldığı ilk zamanlar fiziksel olarak yorucu geçer ve bu dönemi sağlıklı atlatabilmek, ilişkinin ne kadar sağlam temeller üzerinde oturduğuna bağlıdır. Çocuk gelişiminin daha sonraki dönemleri de çiftlerin yaşamlarının yeniden düzenlenmesini, belki birçok fedakarlıkta bulunulmasını gerektirebilir. O zamanlar geldiğinde, eşlerin kendi aralarında sağlıklı bir iletişim kurabilmiş olmaları, birbirlerini anlamaya ve karşılıklı gönüllü desteğe dayanan bir “ilişki kültürü” geliştirmiş olmaları, çocuklu aile olma sorumluluğunu rahatça taşımalarına yardımcı olacaktır. Dolayısıyla çocuk sahibi olmak için en uygun zaman, aslında gerekli kişisel olgunluğun yanı sıra ilişkinin de belli bir olgunluk seviyesine ulaştığı zamandır.
Çift Terapisti & Uzman Psikolog
Kıvılcım Yücelen
Paylaş