Paylaş
Narsist kişi; kendisini fazla beğenen, üstün gören, hep takdir ve ilgi bekleyen, imtiyazlı olduğuna inanan, özel muamele bekleyen kişidir. Günlük hayatta sık karşımıza çıkan bu kişiler kendilerini her konuda özel ve mükemmel görürler; hata yaptıklarında bunu kabul etmezler, eleştirilmeye tahammül edemezler. Karşı koyamayacakları bir şekilde ilgi çekme isteğine sahiptirler. Bulundukları ortamda hep ön planda olmak, hep pohpohlanmak isterler. Bunları bulamadıkları ortamlardan bulunmaktan hoşlanmazlar.
Narsisistler övgüyle beslendikleri için çok çalışırlar. Dolayısıyla hayatta başarı kazanma, iyi bir yere gelme ihtimalleri yüksektir. Başarı, kendini beğenmişliklerini iyice besler, böylece narsisistin yakın çevresiyle ilişkisi iyice bozulur. Çalışkan olmayan, başarı kazanamayan narsisistlerin hayatları kötüdür çünkü çok ihtiyaç duydukları övgüyü bir türlü elde edemezler.
Narsist kişiler, kendileriyle meşgul gibi görünseler de aslında kendilerini değersiz, hissetme eğilimi içindedirler. Kimseyle empati kuramazlar. Karşısındakilerden onay ve ilgi beklerler. Sürekli olarak kıskanıldıklarını düşünürler; oysa çevresindekileri en fazla kıskanan yine kendileridir. Hayatta sürekli onaylanmak, sürekli beğenilmek mümkün değildir. Bu yüzden narsisistin beklentileri, hayatla bağdaşmaz. Mükemmeliyetçi eğilimleri yüksektir; ne kadar yükseğe çıksalar, daha yüksektekini kıskanırlar. İçlerinde doyurulamayan bir boşluk vardır.
Narsist kişi kendisini aşırı beğendiğinden aslında mutludur. Asıl sıkıntıyı narsistlerle birlikte yaşamak zorunda olan kişiler yaşarlar çünkü bir narsistle yaşamak gerçekten çok yorucudur. Bu kişiler partnerinin duygu, düşünce ve istekleriyle asla ilgilenmezler. Sürekli karşı tarafın onu mutlu etmeye çalışmasını beklerler. Aldatma eğilimleri yüksektir. Beklentileri karşılanmadığında benlik saygıları sarsılır, kırgınlık ve çökkünlük yaşarlar. Kendilerine ilgi göstermeyen, saygı duymayan herkesi küçümserler. Dolayısıyla narsist bir kişiyle yaşanan ilişki zordur ve kişiye doyum sağlamaz.
Önemli özelliklerinden biri empati eksikliğidir. Başkalarının duygularını anlayamazlar. Zaten başkalarını önemsemezler. Başkaları, ancak kendilerini övmek, onaylamak için vardır. Bu yüzden yakın ilişkileri sürdüremezler. Fedakarlığı hep başkalarından beklerler. Aşkta bile, beğenilmek için vardırlar.
Genetik etkenlerin de, çocukluk ve ergenlikte yaşanan olayların da, anne-baba tutumlarının da, kardeş ve sosyal çevre ilişkilerinin de payı vardır. Anne ve babanın çocuğun özelliklerini sürekli olarak yüceltmesi, öz benlik duygusunun sürekli olarak beslenmesine neden olur. Bunun narsistik bozukluğun ortaya çıkmasında önemli bir katkısı bulunmaktadır.
Sosyal medya kişilerin kendini gösterme fırsatlarını artırdı, ancak sosyal medyanın narsizme yol açtığını gösteren kesin bir kanıt bulunmamaktadır. Daha çok narsistlere sosyal statü ve dikkat çekme olanağı verdi. Sürekli selfie çeken, birçok anını sosyal medyada paylaşıp sürekli beğeni almayı, övülmeyi hedefleyen narsistler bu sayede doyum sağlayıp mutlu oluyorlar.
Psikoterapi ile tedavisi mümkündür. Ancak bir narsistin bunu kabul edip tedaviye başlama isteği duyması neredeyse imkansızdır. 'Ben narsisistim' diye tedaviye gelmezler. Genellikle depresyon yüzünden başvururlar. Çünkü narsisistler sık hayal kırıklığı yaşarlar. Çünkü hep sevilme, övülme beklentilerinin hayat boyu devamlı karşılanması mümkün değildir.
Paylaş