Paylaş
Yumurtalık kistleri yumurtalık dokusundan gelişen, özellikle üreme çağındaki kadınlarda nispeten sık görülen ve büyük çoğunluğu selim tabiyatlı oluşumlardır. Özellikle ileri yaşlarda ortaya çıkan kistlerin bir kısmı yumurtalık kanserine bağlı olarak gelişir.
Üreme çağındaki kadınlara başka bir nedenle yapılan jinekolojik değerlendirmede işlevsel yumurtalık kistlerine (bu kistler adet döngülerinden birinde yumurtlama işlevinin tam gerçekleşememesine bağlı oluşurlar) nispeten sık rastlanır. Bu tür kistlerin en önemli özelliği bir veya birkaç adet döngüsü sonunda kendiliğinden kaybolabilme olasılıklarının yüksek olmasıdır.
Bu nedenle çoğu durumda tanı konduktan sonra kistin kendiliğinden yok olup olmadığını belirlemek için bir süre beklenir.
Hangi durumlarda yumurtalık kistleri çıkarılmalıdır?
Daha önce belirtildiği gibi özelikle üreme çağında yumurtalık kistlerine sık rastlanır ve bu kistlerin çoğu belli bir süre sonunda kendiliğinden kaybolur. Bazı özel durumlar hariç, kist tanısı konduğunda hemen ameliyat kararı vermek yerine en azından bir sonraki adet kanaması döneminin bitimine kadar beklenerek kistin kendiliğinden kaybolup kaybolmadığı belirlenir.
Genel olarak söylemek gerekirse yumurtalık kistleri çeşitli belirtiler yaratarak kadının günlük yaşamını olumsuz yönde etkiliyorsa veya kistin selim tabiyatlı olduğundan emin olunamıyorsa (yumurtalık kanserinin bazı durumlarda ilk belirtisi küçük bir kistik oluşum olabilmektedir) ameliyat yoluna gidilmesi tercih edilir.
Kistlerin kendiliğinden kaybolması mümkün mü?
İşlevsel kist adı verilen türde olan kistler en sık görülen kistlerdir.
Yumurtlama işlevinde yumurtalık içinde doğal olarak ortaya çıkan ve olgunlaşmış yumurta hücresini barındıran ‘folikül’ adı verilen içi sıvı dolu kesecikler belli bir boyuta ulaştıktan sonra çatlayarak yumurta hücresini serbest bırakırlar. Herhangi bir nedenle bu çatlama tam olarak gerçekleşemediğinde folikül içindeki sıvı artmaya devam eder ve kist ortaya çıkar. Bir sonraki adet kanaması geldiğinde kanda doğal sürecin bir parçası olarak azalan hormonlar genellikle bu kistin çatlayarak ortadan kalkmasını sağlar. Bazı durumlarda doktor önerisiyle kullanılan doğum kontrol hapları da kistin kaybolmasına yardımcı olabilir.
Özetle söylemek gerekirse işlevsel yapıdaki kistlerin çoğu kendiliğinden kaybolur.
Ayrıntılı olarak incelenecek olursa aşağıdaki durumlar kistlerin ameliyatla çıkarılmasını gerektirir:
Kistik oluşumun tabiyatı ve türü hakkında net bir fikre varılamaması
Üreme çağındaki kistik oluşumların çoğu selim tabiyatlıdır ve ultrasonografide verdikleri görüntüye göre ‘basit kist’ olarak adlandırılırlar. Basit kist terimi içi tümüyle sıvı dolu olan, katı (solid) kısımlar içermeyen ve ultrasonografide sınırları düzenli ve içi tümüyle siyah (hipoekojen) görülen, selim olduğu düşünülen kistik yapıyı tarif etmek için kullanılır. Bu tür kistler başka bir ameliyat nedeni söz konusu olmadığı sürece belirli aralıklarla izlenebilirler.
Selim tabiyatlı olan ancak adet sancısı, cinsel ilişkide ağrı ve gebe kalamama gibi sorunlara neden olabilen ve endometriyozis hastalığına eşlik eden çikolata kistleri yukarıda belirtilen sorunları yarattıklarında ameliyatla çıkarılmaları tercih edilir. Bu tür kistlerin vajinal ultrasonografide tipik bir görünümleri vardır ve bu nedenle kolay tanınırlar.
Yine selim tabiyatlı olan ancak içerdikleri materyalin kistin yırtılmasıyla karın içine boşalması durumunda ciddi sorunlara yol açabilen dermoid yapıdaki kistlerin de (matür kistik teratom) genellikle ameliyatla çıkarılması tercih edilir. Bu kistler içlerinde kıl, diş, kemik dokusu gibi yapılar içerdiklerinden ultrasonografide nispeten kolay tanınırlar. Bu tür kistlerde özellikle büyük olduklarında boğulma (torsiyon) adı verilen ve aşağıda anlatılacak olan ağrılı durum daha kolay ortaya çıkabilmektedir.
Yumurtalık kistinin kanser olduğundan şüphelenilmesi durumunda bu olasılık çok düşük olsa dahi kısa zamanda ameliyat yapılması tercih edilir. Özellikle ileri yaşlarda ortaya çıkan, birden fazla sayıda veya çift taraflı olan, içlerinde katı kısımlar bulunan, karın içinde sıvı birikmesine neden olan, belli bir süre sonunda kendiliğinden kaybolmayan veya büyüme gösteren, tümör markeri adı verilen bazı kan parametrelerinde yükselmelerle beraber olan kistik oluşumlar kanser olabilmeleri nedeniyle ameliyat edilmeleri önerilir.
Kural olarak menopoz döneminde veya çocukluk çağında ortaya çıkan kistik oluşumların beklenmeden ameliyatla çıkarılması önerilir.
Bazı yumurtalık kistleri östrojen hormonu, tiroid bezi hormonları ve diğer bazı hormonları üreterek bu hormonların fazlalığına bağlı belirtiler ortaya çıkarırlar. Bu tür kistik oluşumlar için de genellikle ameliyat kararı verilir.
Ameliyatın en önemli avantajı çıkarılan dokunun patolojik incelemesinin yapılarak tabiyatının net olarak belirlenebilmesidir.
Kistik oluşumun ağrıya neden olması
Pelvik ağrı nedeniyle yapılan jinekolojik değerlendirmede kistik oluşumun ağrının nedeni olduğu düşünüldüğünde ameliyat tercih edilir.
Özellikle büyük kistler çevre dokulardaki sinir uçlarına veya çevre organlara bası yaparak rahatsız edici ağrılara neden olabilirler. Bu ağrılar adet sancısı şeklinde olabileceği gibi adet döngüsünün her gününde sürekli var olan ağrılar şeklinde olabilir.
Kistin boğulması veya boğulma olasılığının varlığı
Kistin ağrıya neden olduğu durumlardan biri de torsiyon (boğulma) adı verilen durumdur. Kistin kendi etrafında dönerek kendi kan dolaşımını bozmasıyla ortaya çıkar. Kan dolaşımının bozulmasıyla canlılığını yitirmeye başlayan yumurtalık dokusu çok ciddi ağrılara neden olur.
Bu ağrı bazen karın içi organlarda ciddi bir durum (apandisit, dış gebelik veya başka bir nedene bağlı iç kanama, mide delinmesi gibi) düşündürecek bulguları ortaya çıkarabilmekte ve bu durumlarda doktorun acil ameliyat kararı vermesini gerektirebilmektedir.
Her kistik oluşumda boğulma oluşabilmesine karşın özellikle 5 santimetre ve daha büyük çaplı olanlar ve dermoid kist yapısında olan kistik oluşumlarda bu risk belirgin olarak fazladır. Kist boğulduğunda yapılan ameliyat çoğu durumda canlılığını kaybetmiş yumurtalık dokusunun kistle beraber çıkarılmasına, yani kadının yumurtalığını kaybetmesine neden olmaktadır. Boğulma riski taşıyan veya en ufak bir boğulma belirtisi gösteren kistlerin ameliyatla çıkarılması kadının yumurtalığını kaybetme riskini etkili bir şekilde azaltır.
Kistin gebelik döneminde sorun yaratma olasılığının varlığı
Yumurtalık kistleri arasından özellikle endometriyozis hastalığının seyrinde görülebilen çikolata kistleri bir gebe kalamama nedeni oluşturabilirler. Bu nedenle gebelik öncesi dönemde saptanan çikolata kistleri için küçük çaplı olanlar hariç bazı durumlarda ameliyat kararı verilir.
Yumurtalık kistleri arasından özellikle doğum kanalına yakın yerleşimli ve büyük çaplı olanlar doğum eyleminin ilerlememesine neden olabilirler. Gebelik öncesi dönemde saptanan bu tür kistlerin ameliyatla çıkarılması bu kistlerin bir sezaryen ile doğum nedeni teşkil etme olasılıklarını ortadan kaldırırlar.
Kistin komşu organlara bası yaparak bu organların işlevlerini olumsuz yönde etkilemesi
Özellikle büyük kistik oluşumlar rahimle yakın komşulukta bulunan idrar yollarının veya bağırsakların işlevlerini olumsuz yönde etkileyebilirler.
İdrar torbasına bası yapan kistler sık idrara çıkma, bazen idrar tutamama veya idrar yapamama şikayeti yapabilirler.
Bağırsaklara ve özellikle de kalın bağırsağa bası olması durumunda dışkılama işlevi olumsuz etkilenebilir.
Paylaş