Paylaş
Dünyada ultrasonografinin gebelik döneminde ilk kullanımının üzerinden 40 yıldan fazla süre geçmiş durumdadır ve ülkemizde ilk kullanışı 1980’li yıllarda olmuştur. Şu anda gebelik ultrasonografisi tıpta en sık kullanılan inceleme yöntemlerinden biridir.
Ultrasonografi gebeliğin değerlendirilmesinde vazgeçilmez bir tanı aracıdır ve hem annenin hem de bebeğin sağlığının değerlendirilmesinde kadın hastalıkları ve doğum uzmanlarına büyük faydalar sağlar.
Ultrasonografinin gebelik ve doğum biliminde yeni bir çağ başlattığını söyleyebiliriz. Bu teknoloji bize rahim adını verdiğimiz bebeği taşıyan sürprizlerle dolu olabilen kapalı kutuyu bir anlamda açmadan görme imkanı vermiştir.
Tüm bu faydalarına rağmen sıklıkla uygulanması nedeniyle bazen ailelerin aklına ultrasonografi bebeğe zarar verir mi sorusu halen gelebilmektedir.
Röntgen ışınlarında (X ışınları) iyonize edici özellikler bulunmasına karşın ultrasonografi, kelime anlamından da anlaşılabileceği gibi "ses ötesi", yani insan kulağının duyamayacağı seslerin dokuya gönderilip geri alınması prensibine göre çalışır. Ses dalgalarının canlı dokuya zarar vermediği düşünülmektedir.
Ultrasonografi uygulamaları bu konuda eğitim görmemiş kişilerce yapıldığında oluşabilecek muhtemel zararlar ultrasonun direkt etkisinden değil, yanlış yorumlar sonucu yanlış karar verilmesi ve uygun olmayan tıbbi yaklaşımda bulunulmasından kaynaklanır.
Ancak her tıbbi uygulamada geçerli kural ultrasonografi uygulamalarında da geçerlidir: tanıya ve tedaviye yönelik uygulamalar gerekli durumlarda yapılmalı ve kâr/zarar oranı, kâr lehine olduğunda uygulanmalıdır. Ultrasonografi yapılmasından anne adayı ve bebeğin elde edeceği "kâr" (erken tanı), elde etmesi muhtemel (büyük ihtimalle de olmayan) zarardan kesinlikle çok daha fazladır.
• Erken gebelik döneminde yapılan ultrasonografi gebeliğin haftasını son adet tarihinden daha hassas bir şekilde belirleyebilir.
• Dış gebelik ve diğer sorunlu gebelik durumları, bebeğin karında ölmesi gibi durumlar erken gebelik döneminde yapılan ultrasonografiyle saptanabilir.
• Gebelikle birlikte varolan patolojik durumlar (yumurtalık kistleri ya da rahim myomları gibi) özellikle erken gebelik döneminde yapılan ultrasonografiyle kolaylıkla saptanabilir. Bu durumların gebelik üzerindeki muhtemel olumsuz etkileri nedeniyle tanısı ve izlenmesi büyük önem taşır.
• İkiz ya da diğer çoğul gebelik şekilleri erken gebelik dönemlerinden itibaren ultrasonografide rahatlıkla saptanabilir.
• 19.-23. gebelik haftaları arasında yapılan ultrasonografide bebeğin "tepeden tırnağa" incelenmesi ve mevcut büyük sakatlıkların ortaya konması mümkündür. Bunlar arasında anensefali (bebeğin beyin dokusunun olmaması) gibi yaşamla bağdaşmayan sakatlıklar, bebeğin ileriki yaşamını olumsuz yönde etkileyebilecek sakatlıklar en önemlileridir. Yine bu dönemlerde yapılan ultrasonografide bebeğin cinsiyeti belirlenebilir.
• Ultrasonografi sistemlerinin bir parçası olan renkli doppler incelemesi ile bebeğe giden kan akımı miktarı belirlenebilir.
• Bebek için yaşamsal değeri olan amnios sıvısının miktarı değerlendirilebilir.
• Gebeliğin herhangi bir döneminde saptanan bazı durumlar bebeğe daha ileri tanı yöntemleri uygulanması için yol gösterici olabilir: bebekte ense kalınlığının arttığının saptanması, hidrosefali (beyin içinde su toplanması) saptanması, boyunda kistik kitle saptanması ve diğer bazı anomalilerde bebekte bir kromozom anomalisi varlığını ortaya koymak için amniyosentez ("bebeğin sıvı örneğinin alınması") ya da kordosentez ("bebeğin kan örneğinin alınması" gibi ileri incelemelere başvurmak gerekebilir.
• Bebeğin rahim içi gelişimi ultrason ile izlenebilir: Rahim içi gelişme geriliği tanısı konabilir, ya da tanının şüpheli olduğu durumlarda seri ultrasonlarla bebeğin gelişimi izlenebilir.
• Bebeğin gelişiminin gebelik haftasına göre aşırı olduğunun saptanması (iri bebek) ise anne adayında diabet (şeker hastalığı) olduğuna işaret edebilir ve bu konuda ayrıntılı incelemeler gerekebilir.
• İkiz ve çoğul gebeliklerde bebeğin rahim içindeki konumu (yan duruş, makat duruş gibi) bebeklerin doğum şekline karar vermede önemli bilgiler verir.
• Klinik muayene ile bebeğin geliş şeklinin anlaşılamadığı durumlarda ultrason baş gelişi, makat gelişi ya da yan duruş hakkındaki bilgileri net olarak verir.
• Plasentanın doğum kanalını tıkaması durumunda vajinal doğum imkansızdır. Rutin bir incelemede ya da kanama ile başvuran bir anne adayının incelemesinde plasentanın durumu gebelikte kanamanın nedeni hakkında önemli bilgiler verir.
• Son adet tarihini net olarak hatırlamayan ve/veya erken gebelik döneminde ultrasonografisi yapılmamış anne adaylarında gebelik haftası ultrason ile tahmin edilebilir. Ancak gebelik haftası ilerledikçe ultrasonun bu konuda hata yapma olasılığı da artar. Erken gebelik dönemindeki ± 3 günlük hata payı son trimesterde (son üç aylık dönemde) ±3 haftaya kadar çıkabilir!
• Herhangi bir dönemde yapılan incelemede bebeğin tahmini kilosu belirlenebilir. Bu tahmini ölçümler özellikle klinik olarak iri bebek bulgusu olanlarda vajinal doğumun mümkün olup olmadığı konusunda yol gösterici olabilir. Miadında bir bebekte tahmini kilo belirlenmesinin ±400 grama kadar varabilen hata payı olabilir.
[fotogaleri=618,2601]
Dört boyutlu ultrasonografi son yıllarda geliştirilmiş bir teknolojidir. Çalışma prensibi olarak klasik iki boyutlu ultrasonografiyle aynı olmakla beraber sistemin içindeki farklı açılardan hızlı görüntü alan sistem bebeğin üç boyutlu görüntüsünün elde edilmesine olanak tanır. Bu üç boyutlu görüntü eş zamanlı olduğundan yani bebeğin hareketlerini de ekrana yansıttığından dört boyutlu ultrasonografi (dördüncü boyut zamandır) adını almıştır.
Dört boyutlu ultrasonografi ile elde edilen görüntüler gerçekten de mükemmeldir. Ancak bilinmesi gereken dört boyutlu ultrasonografinin kendi başına bir tanı aracı olmadığı, klasik iki boyutlu yani siyah beyaz ultrasonografinin bir tamamlayıcısı olduğudur. Bebeğin sağlığının değerlendirilmesinde halen klasik ultrasonografi yaygın olarak kullanılmaktadır. Dört boyutlu ultrasonografi iç organları göstermede klasik ultrason kadar başarılı değildir. Dört boyutlu ultrasonografi anne babayla bebeğin duygusal bağının bebek doğmadan gelişmesine önemli katkılarda bulunur ancak yine vurgulanacağı üzere bebeğin sağlık durumunun değerlendirilmesi açısından vazgeçilmez bir inceleme değildir.
Gerçekten de bu ultrason için bebeğin ilk fotoğrafı olduğu söylenebilir ve ülkemizde de bu teknoloji giderek yaygınlaşmaktadır.
Yaklaşık iki senedir bu teknolojiyi uygulayan bir hekim olarak bu teknolojiyle ilgili gözlemlediğim en olumsuz nokta anne ve baba adaylarının bu yöntemin bebeğin sağlığını hemen hemen garantilediğini düşünme eğilimleridir. Gerçekte ise bu yeni teknoloji henüz emekleme aşamasındadır ve henüz bebeğin “ilk fotoğrafını” sunmaktan çok daha ileriye gidememiştir. Eğer gebeliğinizde bu ultrasonografiyi yaptırma imkanınız olmadıysa üzülmenize gerek yoktur.
Paylaş