Paylaş
Her ne kadar bunların şansı çok düşük kalsa da sonuç alınabiliyor olması tüp bebeğe alınacak hasta sınırını biraz daha genişletmemizi sağladı. Son yıllarda kısırlık tedavisinin hedefinde bu şekilde kuyruksuz üreme hücrelerinin başarısını nasıl artırabileceğimiz üzerinde çalışmaların yoğunlaştığını görmekteyiz.
Kuyruk, sperm hücresinin yumurtaya doğru ilerlemesinde temel gereksinimdir. Testiste üretilmesinin ardından yumurtaya ulaşabilmesi için spermlerin önünde kat edecekleri metrelerce yol bulunur. Bunu da ancak kuyruk salınımlarıyla yüzerek gerçekleştirebilirler. Bununla birlikte, hareket etmeseler bile canlı olduklarını gösterdiğimiz spermlerle de tüp bebekte gayet güzel sonuçlar alabiliyoruz. Nitekim ROSI yöntemi, bu şekilde kuyruksuz spermlerle yapılan bir tüp bebek tekniğidir. Bilimsel araştırmalar ROSI’nin başarılı sonuç vermesinde uygun hücre seçiminin çok önemli olduğunu gösterdi. Çünkü kuyruğu görülmeyen bir sperm hücresini ilk bakışta iltihap hücrelerinden ya da testisteki diğer hücrelerden kolayca ayırt edemezsiniz. Bu, uzun tecrübe gerektiren ayrı bir iştir. Sadece şekil olarak tanımlamak yetmez, aynı zamanda genetik yapısının da belli bir olgunluk aşamasına gelmiş olması gerekir.
Sperm hücresi testisteki kök hücrelerden gelişir. Olgunlaşıp çocuk yapabilir duruma gelmesi ise yaklaşık 74 gün almakta. Spermin çocuk yapabilir duruma gelmesinde en kritik evre, bölünerek genetik malzemesinin yani kromozomlarının sayısının yarıya inmesidir. Aynı şekilde yumurta da genetik kargosunun sayısını yarıya indirir ve bu sayede sperm ile yumurtanın birleşmesiyle normal sayıda kromozomlara sahip çocuk dünyaya gelir. İşte, tam bu genetik yarılanmalar olurken beraberinde kuyruk gelişimi de başlar. Spermin kuyruğu, sentriol dediğimiz iki küçük organelden kaynaklanır. Oysa sentriol sadece kuyruğu yapmakla kalmaz aynı zamanda yumurtaya girdiğinde embriyonun gelişmesini de başlatıcı bir özelliğe sahiptir. Yakın tarihli araştırmalar tüp bebek başarısızlıklarının önemli bir nedeninin sentriol bozuklukları olduğunu gösterdi. Şayet sentriol çalışmıyorsa kuyruk da gelişmeyeceği için kuyruğu olmayan bir spermin kadını gebe bırakması söz konusu olmayacaktır. O nedenle de kuyruksuz hücrelerin tüp bebekte kullanımı kısıtlı kalmıştır. İşte kuyruksuz spermlerin tüp bebekte sonuç vermesi için mutlaka kromozom sayısının yarıya inmiş ve sentriolünün de çalışmaya başladığı evreye gelenleri seçmek son derece önemlidir.
Diğer yandan spermler sağlıklı sentriollere sahip olsa da bunlarda başka nedenlerden dolayı gözle seçilebilir bir kuyruk gelişemeyebilir. Bazı genlerin eksikliğinde bu şekilde kuyruk gelişiminin tamamlanmadığı gösterilmiştir. Oysa kuyruk gelişimi yetersiz kalmış spermler tüp bebekle yumurta içerisine verildiklerinde, normal embriyo gelişimini başardıkları görülmekte. Şayet kuyruklarını göremediğimiz ama sentriolü sağlıklı spermler seçilebilirse tüp bebeğin de başarısı artacaktır. Ancak spermin çocuk yapabilecek kapasiteye erişmesi için sadece sentriolün gelişmesi değil, çok sayıda başka genlerin de aktifleşmeleri gerekir. Günümüz teknolojisi sayesinde özel genetik testler ile artık böyle hücrelerin varlığını gösterebiliyoruz. Bu belirteçlerin yeterli seviyede olduğu hücreleri seçersek, kuyruksuz spermlerle de tüp bebekte başarılı sonuç almak mümkün olabilecektir. Bu yönde tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de yoğun bilimsel araştırmalar yapılmakta. Kısırlık tedavisinde kök hücrenin pratikte kullanıma girmesi için henüz çok uzun zaman varken, testisteki olgunlaşma yoluna girmiş kuyruksuz hücrelerin kullanımı azoospermi hastaları için gerçekçi bir umut olabilir.
Paylaş