Paylaş
Şayet çok belirgin bir faktör söz konusu değilse, evlenmeden ya da evliliğin üzerinden 1 yıl geçmeden sperm tahlili yapılması da doğru olmaz. Globospermi ya da nokta-başlı spermler gibi çok nadir bazı bozuklukları bir yana bırakırsak, sperm tahlili hiçbir zaman, çocuk olup olmayacağı konusunda kesin bir gösterge değildir. Sadece eşini gebe bırakma potansiyelinin ne oranda olduğu hakkında öngörüde bulunabilir. Ölü ya da canlı hiç sperm çıkmayan azospermik erkekler bile testislerden alınacak spermlerle baba olma şansına sahiptir. Aksine, tamamen normal tahlil sonucu olan olguların da çocuğu olmayabilir. Sperm tahlili ilk yapılacak temel test olmakla birlikte çok yüzeyel bir değere sahiptir. O nedenle de tek bir tahlile bakıp ümitsizliğe kapılmayın, bir ileri basamak inceleme sonuçlarını bekleyin.
Erkek yönünden kesinlikle çocuk sahibi olunamayacak belli başlı 2 durum vardır; her iki testisin de yokluğu ve Y kromozomundaki bazı genlerin eksikliği. Bunlar varsa, evet, günümüz tıbbı ile bir tedavinin henüz mevcut olmadığı söylenebilir. Ama bunların dışında kalan erkeklerde çoğu kez yapacak bir şeyler vardır. Tabii ki hepsinde sonuç alınamayabilir ancak ilerisi için her zaman bir umut olacaktır. Unutmayın, sonuçta erkek de kadın da tamamen normal bulunsa bile, doğal yolla gebe kalma oranları bir ay için en fazla %20-30, tüp bebek ile de her denemede %50 civarında kalmakta. Yine de aylık denemeler devam ettikçe ya da tekrarlayan tüp bebek uygulamalarıyla bu şans sürecektir. Artık çocuğunuz olamaz diye kesin bir çizgi çekemeyiz. Bu noktada karar verdirecek husus eşlerin sabrı, özellikle tekrarlayan tüp bebek denemelerinin kadının sağlığını ne derece etkilediği ve azospermik erkeklerde TESE ameliyatlarının testiste yaratacağı hasar potansiyelidir. Her başarısız deneme sonrasında bunları değerlendirip, devamına öyle karar vermek gerekir.
Gebelik başarısı üzerine etkili olan sadece eşlerin klinik takibi değildir, tüp bebek tekniğiyle ilgili uygulamalar da başarıyı artırabilir. Sperm seçimi, yumurtanın hazırlanması, embriyo transferi gibi aşamalarda her laboratuvar farklı yöntemleri tercih edebilir. Örneğin sperm seçiminde IMSI, çip, MACS ya da yumurtanın aktive edilmesinde iyonofor, stronsiyum veya piezzoelektrik gibi her biri kendine has özellik taşıyan değişik metotlar kullanılır. Bunlardan sadece biri en iyisidir diyemeyiz, ama bir sonraki denemede daha farklı bir yol izlenebilir.
Kısırlık nedenini sadece sperme yüklemek de doğru olmaz. Sayı ne olursa olsun hareketi, metabolizması ve DNA kalitesinde bir sorun yoksa, bu spermlerin çocuk yapma potansiyeli var demektir. Önce bunlar kontrol edilir, gerekiyorsa uygun tedavisi yapılır ve sağlıklı hale getirilirse erkek için bir sorun kalmadı demektir. Bir sorun kalmadı derken günümüz teknolojisi ile tanı koyabileceğimiz sorunlardan bahsediyoruz, yoksa daha nedenini bilemediğimiz sperme ve yumurtaya ait çok sayıda bozukluk olabileceğini biliyoruz ama teşhis edebilecek durumda olmadığımız için bunlar söz konusu edilmez.
Bütün bunlardan da anlaşılacağı üzere, baba olmaya niyetlenen bir erkek ne kısırım diye ümitsizliğe kapılmalı ne de bir sorun yokmuş gibi ilgisiz kalmalı. Evlenmeden önce kontrol amaçlı bir sperm tahlili yaptırması ise en büyük hata olur. İdeal olanı, çocuk sahibi olmaya niyetlenildiğinde bir uzmana danışılmasıdır. Ön muayene sonrası bir sorun yoksa her 5 erkekten dördü 1 yıl içinde zaten doğal yolla eşini gebe bırakabilecektir. Olmazsa, o zaman daha detaylı incelemeler başlar. Hepsi bir yana, her erkek ileride baba olma hayalini riske atmamak için olabildiğince sağlıklı bir yaşam tarzı edinmeye özen göstermelidir.
Paylaş