Paylaş
Vücudumuzun sağlıklı gelişimi yeterli ve dengeli biçimde protein, karbonhidrat ve yağ almamızı gerektirir. Bunlar temel yapı taşlarıdır. Her birinin işlevi farklıdır. Her ne kadar aşırı yağ tüketiminin kalp damar hastalıkları başta olmak üzere çok yönden sağlığımızı tehdit edeceği bilinse de son yıllarda omega-3 yağ asitlerinin özellikle üreme sağlığı üzerindeki etkisi daha fazla önem kazandı.
Omega-3 bir çeşit yağ asididir. Vücudumuzda yeteri kadar üretilmez ve dışarıdan alınması gerekir. Günümüz beslenme düzeninde işlenmiş gıdaların yerleşmesi neticesi ne yazık ki yiyip içtiklerimizde artık yeteri kadar omega-3 bulmak mümkün olmamakta. Hayvanların doğal besin kaynaklarını kaybetmeleri ve suni yemlere zorlanması bu eksikliğin başlıca nedeni. Oysa bu kimyasal hücrelerin olgunlaşması ve çalışmasında son derece önemli bir göreve sahiptir.
Omega-3 hücre zarının akışkanlığını sağlayarak dışarıdan besin maddelerinin hücreye girmesine yarar. Aynı zamanda hücreler arasındaki haberleşmeden de sorumludur. Bunun spermler için önemi çok büyüktür. Çünkü spermin yumurtaya girebilmesi için başını çevreleyen ve akrozom olarak bilinen kesenin açılarak içindeki enzimlerin açığa çıkması gerekir. Ancak bu sayede yumurtanın zarlarını eriterek içine girip döllenmeyi sağlayabilir. Akrozom kesesinin yumurtaya yaklaştığını fark etmesi ve bu sırada açılması için kese duvarının yapısında yeteri kadar omega-3 bulunmalıdır. Diğer yandan spermin düzgün şekilde hareket edebilmesi de yine kuyruğunu çevreleyen membrandaki omega-3 sayesinde gerçekleşebilir. Bütün bunların yanı sıra, antioksidan ve iltihap hücrelerini uzaklaştırıcı etkileriyle de sperm kalitesi üzerinde önemli etkiye sahiptir. Sperm DNA hasarları kısırlık nedenleri arasında önde gelen nedenlerden biri olmuştur. Omega-3’ün antioksidan faydaları bu yönüyle de dikkate değer.
Danimarka’da bir üniversite hastanesinde yapılan araştırmada gerek diyetle gerekse takviye ürünler içerisinde yeteri kadar omega-3 alınmasının sperm değerlerinde anlamlı bir düzelme yaptığı ortaya kondu. Özellikle kısırlık nedeniyle tedavi arayışında olan, 30 yaş üzeri ve kilolu erkeklerde omega-3’ün faydasının daha fazla olduğu görülmekte. Bu anlamda Akdeniz diyeti olarak bilinen ve ağırlıkla deniz ürünleri ile bitkisel yağa dayanan beslenme tarzının erkeklerin üreme başarısını artırdığı dikkat çekmekte. Sadece erkek değil, eşinin de benzer beslenme alışkanlığı olması durumunda etkisi artmakta. Sperm kalitesindeki düzelme hiç kuşkusuz gebelik şansını da artıracaktır.
Vücudumuz için faydalı olan omega-3 türleri DHA ve EPA yapısında olanlarıdır. Bunların esas kaynağı somon, hamsi, sardalya, ton gibi yağlı balıklar olup, ayrıca omega-3 ile zenginleştirilmiş yumurta, süt ürünleri ve bitkisel yağlar, ceviz, fındık, keten tohumu, ıspanak, semiz otu gibi yapraklı sebzeler ve bazı hayvansal yağlar da omega-3’ten zengin besinlerdir.
Baba adaylarının omega-3’ten zengin bir beslenme alışkanlığı edinmeleri, gerekiyorsa bunu takviye ürünlerle dışarıdan almaları eşlerini gebe bırakabilmelerinde önemli bir katkı sağlayacaktır. Ancak hemen belirtelim, sadece beslenme ile sperm kalitesi düzelmez. Cep telefonları ve bilgisayarlar gibi elektromanyetik dalgalara yakından maruz kalmak, sıcak banyo ve sauna alışkanlığı, sigara, içinde bulunulan ortamın zararlı kimyasallar içermesi, obezite gibi çok sayıda yaşam tarzı şartları da üreme sağlığını olumsuz etkiler. Yine ileri derecede bir varikoselin varlığında ne kadar tedbir alırsak alalım sperm kalitesinde yeterli düzelme göremeyiz. En sağlıklısı, çocuk sahibi olmaya niyetlendiğinizde önce beslenme ve yaşam tarzınızdaki aksaklıkları gidermenizdir. Daha sonra bir uzman kontrolüne girip bunun nedenlerini araştırın. Siz elinizden geleni yapıp, altta yatan bozukluklar da tedavi edildiğinde çok daha hızlı netice almış olursunuz.
Paylaş