Paylaş
İkinci çocuk için gebeliğin gecikmesinin kendine göre nedenleri vardır. Bunların başında her iki eş için de yaşın ilerlemesi gelir. Özellikle 35 yaşını geçen kadınlarda yumurta sayısı ve kalitesinde düşüş başlar. İlk çocukları için gebe kalınan yıllarda her ay henüz kalitesini kaybetmemiş yumurta çıkarken, aradan geçen 3-4 yıl sonrasında artık yumurtalar zayıflar ve bu nedenle de gebe kalma şansı düşer. Beklerken araya giren başka hastalıklar ya da ameliyatlar da bu düşüşü hızlandıracaktır.
Erkek yönünden de yaşın ilerlemesi ayrı bir sorun teşkil eder. Burada başlıca etken çevresel ya da yapısal nedenlerden kaynaklanan oksidatif stres gelişimidir. Artık biliyoruz ki, sigara, elektromanyetik dalgalar ya da iş yerindeki kimyasallar gibi çok sayıda zararlı etken yıllar içerisinde seminal sıvıda birikmekte. İlk çocukları için gebe kalındığında spermlerin maruz kaldıkları bu ajanlar henüz tehlikeli seviyede olmazken, ilerleyen yıllarda biriken toksinlerin kritik seviyeye ulaşmasıyla spermlerde de bozulma başlar. Özellikle DNA hasarındaki artış kısırlığın başta gelen nedenlerindendir.
Oksidatif stresin yanı sıra sperm üreten kök hücrelerin genetik yapıları da yaşın ilerlemesiyle birlikte değişime uğrar. Kural olarak erkek her yaşta çocuk yapma potansiyeline sahiptir. Yani kadınlarda olduğu gibi bir menopoz durumu görülmez. Ancak tüm vücutta olduğu gibi testis hücrelerinde de yaşlanmaya bağlı zayıflama olacaktır. Bu da yumurtayı dölleme kapasitesini düşürür. Hatta bazı erkeklerde yapısal özellikleri nedeniyle spermlerde erken yaşlanma ortaya çıkmakta. Kök hücrelerin hızlı bir şekilde zayıflamasıyla sperm sayısı düşer, hareket kabiliyeti azalır. Bu da neticede yeniden çocuk olma şansını azaltacaktır.
Yine testislerde yaşa bağlı değişiklikler nedeniyle testosteron hormonu üretimi de düşebilir. Her zaman bunu kan tahlillerinde göremeyebiliriz. Çünkü sağlıklı çalışabilmesi için testislerin içindeki testosteron miktarı kandakinden yaklaşık 400 kat daha fazla olmalıdır. Bunu sağlayamadığı takdirde sperm üretiminde de aksamalar başlar. İşte, ilerleyen yaşla birlikte ikinci çocuğun olamamasında önemli bir etken, sperm üretimiyle ilgili hormon düzeylerinin değişmesidir.
Bunların yanı sıra farkında olmadan geçirilen enfeksiyonlar, prostattaki büyüme, cinsel performans düşüklüğü, solunum yolları ile ilgili rahatsızlıklar, şeker hastalığı, yüksek tansiyon, kalp yetmezliği gibi sorunlardaki yaşa bağlı artış, başka hastalıklar nedeniyle kullanılan ilaçlar, artan kilolar da sonradan kısırlık nedeni yaratabilir. Hatta ailevi ya da iş nedeniyle aşırı strese maruz kalınması bile üreme kapasitesini azaltabilir. Veya tedavi edilmemiş varikosel varsa zamanla sperm kalitesini bozmuş olabilir. Bir başka engel de eşlerinde vajinal kuruluğun başlamasıyla kayganlaştırıcı jel kullanma ihtiyacından kaynaklanmakta. Jeller ne kadar sağlıklı olursa olsun, dikkatsiz kullanıldıklarında spermlerin kadın genital kanalında ilerlemesini önleyebilir.
Netice olarak, ilk çocuğun olması ilerleyen yıllarda ikinci bir çocuğun da doğal yolla kolaylıkla olacağı anlamına gelmez. Şayet ikinci bir çocuk isteniyorsa bunun için fazla beklenilmemesi ve niyetlenildiğinde de zaman kaybetmeden bir doktor kontrolünden geçilmesi en sağlıklı olanıdır.
Paylaş