Paylaş
Çin’de değişik bölgelerden katılan 34 bin erkeğin sperm kayıtlarını inceleyen araştırıcılar havadaki partikül sayısındaki artışın, sperm hareketinde bozulma riskini %9 ile %14 arasında arttırdığını ileri sürmekte. Bunun altında yatan neden ise sperm üreten kök hücrelerin genetik ifadelerinin değişmesi. Genlerin çalışmasındaki değişiklikler, bunların yaptığı proteinlerin yapısında da bazı düzensizliklere yol açmakta ve neticede sperm kalitesi bozulmaktadır.
Hava kirliliği dediğimizde, soluduğumuz havadaki küçük parçacıkların yoğunluğundaki artış anlaşılır. Bu parçacıklar akciğerlerden girerek kan yoluyla vücudun her tarafına yayılabilir. Bu sırada kılcal damarları tıkayabilir ya da hücrelere zarar verebilir. Nitekim kalp damar hastalıkları ile hava kirliliği arasında anlamlı ilişki bulunduğuna çok sayıda bilimsel çalışmada rastlamaktayız. Aslında havadaki partiküller solunum yollarının filtre sistemlerince daha başlangıçta elimine edilmekte. Ancak çok ince olanları filtrelerden kaçıp, vücuda girebilirler. Örneğin 2.5 mikrondan küçük olan yanma ürünleri için filtreler anlamlı bir koruma sağlayamazlar. Bunlar arasında benzin, mazot dumanı ya da organik parçacıklar ile metal partikülleri sayılabilir. Toz, polen, küf gibi 2.5 ile 10 mikron arasındakiler ise filtre sistemine takılmakla birlikte, yine de bir kısmı vücuda girebilmekte. Bunlar daha çok inşaat çalışmalarının yoğun olduğu tozlu alanlarda görülür.
Dünya Sağlık Örgütü, gün içinde soluduğumuz 1 metre küp havada 2.5 mikronluk partiküllerin miktarının 15 mikrogramı aşmamasını önermiştir. Oysa kamyon, araba veya otobüslerin yoğun olduğu bölgelerde bu miktar 40 mikrogramı geçmekte. Bazı dünya başkentlerinde ise havada zaten normalde 12 ile 30 mikrogram partikül bulunmakta. Bu da gösteriyor ki, günlük hayatımızda kirli havaya oldukça sık maruz kalmaktayız.
Hava kirliliğinin nedenine bağlı olarak değerlendirildiğinde ise, yoğun trafiği olan yerlerde vücuda kolayca girebilen 2.5 mikronluk partiküllere maruz kalındığında sperm hareketinde %3.6 düşüş olurken, inşaat alanları gibi tozlu yerlerdeki 10 mikronluk partiküllerin kısmen de olsa filtrelerde tutulması sonucu bu düşüş %2.4 olmakta. Buradan da anlaşılıyor ki, hangi tür olursa olsun kirli hava bir şekilde üreme sağlığını etkilemekte. Dolayısıyla hava kirliliği ile mücadelenin önemi vurgulanırken kısırlık açısından da ele alınması özellikle genç çiftler için dikkate alınmalıdır. Kovid-19 salgını ile uğraştığımız şu günlerde edindiğimiz sokakta maske takma alışkanlığımız belki bu bakımdan da bir fayda sağlayabilir.
Paylaş