Paylaş
Yakın tarihli araştırmalar spermin sadece yumurtaya genetik malzeme taşıyan bir araç olmadığını, daha fazla görevi bulunduğunu göstermiştir. Bedenimizdeki milyarlarca hücrenin oluşmasını sağlayacak ilk hücre bölünmesi, spermin bohçasında getirdiği malzemelerle olur. Aksi takdirde ne embriyo gelişir ne de gebelik. Spermin eksik ya da bozuk malzeme taşması durumunda ise çocukta ciddi rahatsızlıklar görülür. Örneğin; babanın kilo fazlalığı, çocuğunda karaciğer bozukluğu veya obezite yapabilir ya da yetersiz beslenen bir babanın çocuğu kalp damar hastalıklarına daha sık yakalanabilir. Sadece beslenme değil, baba adayının içinde yaşadığı hareketsiz hayat tarzı, sigara, tarım ya da böcek ilaçları, mesleksel toksinler, radyasyon, stres, hatta sosyal ilişkiler bile spermde değişikliklere yol açarak çocuğunda doğumsal anomaliler, yüksek tansiyon, şeker hastalığı, ruhsal bozukluklar hatta kanser gibi çok sayıda probleme yatkınlık oluşturabilir.
Olumsuz çevre koşulları spermin yumurtayı döllemesini önleyerek kısırlığa yol açabilir ya da çocuk olur ama atalarının bir zamanlar maruz kaldığı çevresel zararları da üzerinde taşıyarak doğar. Halihazırda içinde yaşadığımız çevrenin spermleri etkilemesi ‘epigenetik’ adı verilen bir mekanizma ile olur. Burada genler doğrudan değişmez ama çalışmaları dolaylı yoldan bozulur. Bu şekilde, içinde yaşadığımız çevrenin erkeği etkilemesi daha anne karnındayken başlar. Yani geleceğin baba adayı daha minnacık bir embriyo iken annesinin kullandığı ilaçlar, tükettiği zararlı yiyecekler, hava kirliliği, elektromanyetik dalgalar, hatta uğradığı travmalar, stres hepsi de daha yeni şekillenmeye başlayan sperminin içyapısını değiştirebilir. Daha sonra çocuk doğup büyüdüğünde, henüz anne karnındayken spermine kazınan bu değişiklikler de kendi çocuğuna geçer.
Çevreden gelen tehlikenin spermlere yerleşmesi sadece anne karnındayken değil, doğduktan sonra da devam ederek, ergenliğe kadar her zaman olabilir. Bu dönemde içilen sigaranın dumanı ya da travmatik bir olay, spermlerin içyapılarında değişiklik yapabilir. Bu değişiklik kısırlığa da yol açabilir veya üreme sırasında çocuğa geçerek, çocuğu daha doğmadan bir sigara tiryakisine de dönüştürebilir.
İşte tüm bu nedenlerden dolayı içinde yaşadığımız çevreye sahip çıkmalıyız. Onu koruyup bozulmasına mani olmalıyız. Yiyeceklerin sağlıklı üretilmesine ve tüketilmesine azami hassasiyet göstermeliyiz. Sigara, kirli hava ve elektromanyetik dalgalardan uzak durmalıyız. Şiddet, öfke gibi davranışlardan kaçınmalıyız. Ancak bu şekilde sağlıklı çocuk babası olmak ve sağlıklı nesillere ortam yaratmak mümkün olabilecektir. Sadece baba olmak yetmez, baba olmanın getirdiği sorumlulukları da taşımalıyız. Unutmayın, gelecek nesillerin sağlığı sizin elinizde.
Üroloji Uzmanı
Prof. Dr. Kaan Aydos
Paylaş