Paylaş
Baba adaylarının aşırı alkol tüketiminin vücutta üreme hormonları, sperm kalitesi ve genetik yapı üzerinde ciddi bir tehdit oluşturduğu uzun zamandır biliniyor. Bununla da kalmaz, çocukta davranışsal ya da yapısal çeşitli kusurlara da yatkınlık yaratır. Çalışmalar alkolün beyinden FSH ve LH hormon salgılanımını azalttığını, prolaktin hormonunu yükselttiği, bu nedenle de testis gelişimi bozularak hem testosteron hormonunun eksildiği hem de sperm üretiminin bozulduğunu gösteriyor.
Alkol doğrudan testislerde testosteron salgılayan hücreleri haraplayarak ve yine testosteron üretiminden sorumlu büyüme faktörlerinin çalışmasını engelleyerek de sperm kalitesini bozucu bir etki gösterir. Gerçekten de dünyada yapılan tüm araştırmalarda, alkol tüketim miktarı arttıkça sperm değerlerinde de buna paralel bir bozulma olduğu görülmekte. Birkaç yıl önce yayınlanan ve 16 bin erkeğin tahlil sonuçlarının incelendiği bir çalışmada da konunun ciddiyeti bir kez daha vurgulandı.
Alkolün testislerdeki en önemli etkisi, zararlı oksijen metabolitlerini artırarak sperm membranındaki yağ ve protein yapının bozulmasına yol açması. Bu da enerji jeneratörü olan mitokondrisinin çalışmasını bozarak spermin tükenmesine ve neticede DNA hasarı yaparak hücrenin ölümüne sebep olmakta. Aşırı alkol tüketimi ile sperm DNA hasarları arasında anlamlı bir ilişki olduğu çalışmalarda gösterilmiştir. Hatta yıllar içerisinde azoospermiye kadar giden bir bozulma da görülebilir.
Uzun süreli alkol kullanımının bir diğer zararı da spermi besleyen genital bez hücrelerinin genetik yapısında oluşturduğu değişikliklerdir. Epididim, prostat ve seminal veziküller spermin olgunlaşmasını destekleyen başlıca bezlerdir. Bunların genetik yapısındaki değişiklikler salgıladıkları ürünleri de bozarak sperm sağlığını olumsuz etkilemekte. Burada ilginç olan bir nokta, genetik yapının kişiden kişiye değişik olması. O nedenle de bazılarında alkolün zararlı etkileri daha şiddetli görülürken, bir diğerinde daha hafif gelişebilir.
Dolayısıyla, bir tanıdığınızın alkolden etkilenmemiş olması, sizi de etkilemeyeceği anlamına gelmemeli. Benzer bir bulguya kendi hastalarımızda da rastladık. Örneğin protamin adlı gen spermin olgunlaşmasında rol alır. Kısırlık nedeniyle incelemeye aldığımız bazı erkeklerde bu genin yapı taşlarında polimorfizim dediğimiz yer değişikliklerinin olduğunu gördük. Polimorfizim taşıyanlarda spermlerde kuyruk gelişimi de bozulduğu için azoospermiye daha sık rastlanılır. Genetik yapıdaki böyle kişisel farklılıklar nedeniyle de alkolün kimde ne derece bozulma yapacağını önceden kestiremeyiz. En sağlıklısı, hiç riske girmemek için aşırı alkol tüketiminden kaçınılmasıdır.
Alkol alışkanlığı olan erkeklerde asıl tehlike, çocuklarında ortaya çıkabilecek bedensel ve davranış bozukluklarıdır. Hayvanlar üzerinde yapılan çalışmalarda alkol tüketiminin yavruların zayıf doğmasına, kemiklerde, sinir sisteminde gelişim bozukluğuna ve hormonal düzensizliğe yol açtığı gösterildi. Benzer etkiler insanda da söz konusu olabilir. Gerçekten de uzun süreli alkol tüketen erkeklerin genetik yapılarında epigenetik dediğimiz bir mekanizmayla, alkolün yaptığı hasarların çocuğa da geçebileceği ortaya çıktı.
Her ne kadar sosyal içicilik dediğimiz ara sıra alkol alımının zararlı olmayacağı ileri sürülse de yukarıda bahsettiğimiz kişisel farklılıklar nedeniyle kimde ne kadarının tolere edilebileceğini bilemeyiz. Kısacası, alkol bağımlılığı sadece kendi sağlığımız değil, yavrumuzun sağlığı için de ciddi bir tehdit oluşturmakta. Zamanında bu alışkanlığın terk edilmesi bütün bu risklerden kurtulmak için en etkili tedavidir.
Paylaş