Uzman Diyetisyen Işın Sayın, kafeinde sınırın 2 tatlı kaşığı olduğunu belirtiyor. Bu miktarın üzerinde içilen kahvenin sık idrara çıkarmak suretiyle, vücutta yararlı minerallerin erozyonuna yol açtığına da dikkat çekiyor.
Magnezyumun kahve nedeniyle idrarla atılması, uzun vadede depresyona ve kas ağrılarına yol açabilmektedir. Antidepresan bir mineral olan magnezyum, 2 tatlı kaşığı kahveden itibaren idrarla atıldığından dolayı, görevini yapamaz. Yani aslında fazla kahve sinir sistemine iyi gelmez. Dozu kaçan kahvenin sinir sistemini uyarıcı etkisiyle, agresif tepkiler ve tahammülsüzlük gibi sorunlar doğurabilmektedir. Bu da sosyal ilişkilerimize yansıyabilir.
Krom minerali kaybı ise tatlı ve unlu gıda tüketme arzusunu tetikleyebilmektedir. Kahve severlerin karbonhidrat sever olmaları çoğu zaman bir tesadüf değildir. Hatta krom, karbonhidrat metabolizmasını düzenleme özelliğine sahip olduğundan bilimsel yayınlarda bu özelliğiyle anılır ve “glukoz tolerans faktörü” yani “GTF” olarak adlandırılır.
Demir mineralinin idrarla vücuttan erozyonu, anemiye yol açar. Kafein dozunda alınırken metabolizmayı hızlandırsa da, demir kaybına bağlı anemi (kansızlık) geliştiğinde, kanın oksijen taşıma kapasitesi azalır ve bu kez metabolizma yavaşlamaya başlar. Az miktardaki kahve dinamizm verirken, 2. fincandan sonra anemiye bağlı olarak saçlarda dökülme, halsizlik, yorgunluk, odaklanamama, sabahları kahve içmeden uyanamama gibi sorunlara yol açmaktadır. Sırf bu nedenle kahveye daha çok ihtiyaç duyarsınız ve fark etmeden bağımlı hale gelebilirsiniz.
2 tatlı kaşığından fazla kahve, uzun süreli tüketimde, genetik yatkınlık da varsa, kemik erimesine yol açabilmektedir.
İnsülin direnci ve hipoglisemisi olanlara; diyabeti önlemek üzere günde en çok 1 fincan kahve önerilirken, 6 fincandan sonrasında işler tersine döner. Kahvenin uzun süre fazlaca tüketilmesinin diyabete neden olma oranını, % 67 artırdığı kanıtlanmıştır. Çünkü kahve metabolizmayı hızlandırır. Pankreas da metabolizmanın bir parçasıdır ve kafeinle karşılaşınca fazla çalışır. Bunun sonucunda insülin hormonu istenenden daha fazla salgılanarak, kan şekerinin düşmesine, karbonhidrat eğilimine yol açar. Karbonhidrat tüketirsiniz, insülin hormonu yeniden bolca salgılanır ve kan şekerinin bu şekilde düzenlenmesine çalışılmaktadır. İnsülin hormonu ne kadar sık ve bol salgılanırsa; o kadar karbonhidrat bağımlısı olursunuz ve o kadar daha insülin salgılanır. Dikkat! İnsülin herkeste tükenebilen bir hormondur. Diyabete genetik yatkınlığınız olsun ya da olmasın uzun süre, sık ve bol kahve tüketimi pankreasın insülin pompasını bozabilecek güce sahiptir. Fazla kahve, diyabet riskini zorlayabilir.