Paylaş
Bu hafta anne babaların en çok yaşadığı sorunları, Prof. Dr.Yankı Yazgan'a sordum...
Yoğun programı arasında bize zaman ayıran, çocuklu yaşamın farklı alanlarından sorularımızı ayrıntılı bir şekilde yanıtlayan Yankı Yazgan'a çok teşekkür ediyoruz.
Öz güvenli ve saglıklı çocuklar için hangi annelik tarzı
İlkiz Özcan Sönmez: Kendini geliştiren, okuyan araştıran anneler için de hayat daha bir zorlaştı, annelik sanki mayınlı bir tarlada yürümeye benzemeye başladı. Çocuğumuza olan davranışlarımız belli akımlara ve trendlere sokulmaya başlandı. Aşırı koruyucu annelik, helikopter annelik, otoriter annelik, doğal ebeveynlik, izin verici ebeveynlik arasında kimin doğruyu söylediğini, kime inanacağımızı şaşırıyoruz ve zaman zaman mayına basmış ve çocuğumuz için çok yanlış bir şey yapmış gibi kaygılanıyoruz.
Örneğin bir yanda bazı ekollerde emziremeyen anneye anne gözüyle bakılmaz, çocuğunu sürekli üzerinde taşıyıp, beraber uyumayı savunurken, diğer yanda biberon veren, doğduğu günden itibaren kendi odasında yatırmaya başlayan, şımarmasın diye çocuğunu kucağına almaktan çekinen başka bir uç var. Her ikisi de bunu çocuğun öz güvenli ve sağlıklı olması için yaptığını savunuyor. Bağımlı olmak ve bağlı olmak ve öz güven ekseninde dengeyi nerede bulabiliriz?
Yankı Yazgan: Doğrusunun hangisi olduğuna dair, yeterince veri yok. Diğer yandan ölçü, çocuğun ihtiyaçlarının nasıl karşılandığıdır. Çocuğun temel ihtiyaçlarını karşılamaya dönük yaklaşımlar var mı, örneğin 3 aylık bir bebeği koynunuza almakla, 9 yaşında bir çocuğu koynunuza alıp kocanızı içeri odaya göndermek arasında bir fark var. Özellikle yaşa göre değişen ihtiyaçları karşılayıp karşılamadığınız birinci ölçü. İkinci ölçü ise bütün bunların ne kadarını kendi kolayımıza gittiği için ya da kafamızdaki ideolojileri uyduğu için yapıyoruz, ne kadarını gerçekten bu çocuğun buna ihtiyacı var diye yapıyoruz.
Bu soruyu sormak çok önemli. Yoksa birçok anne ve babada gördüğümüz, kendi hoşlarına giden, yaşamlarına uyan önerileri benimsiyor ve uyguluyorlar.
Aslında anne babalık bir anlamda bir vazgeçiş içeriyor. Bazı temel doğru bildiklerimizden vazgeçmeyi getiriyor. Neden vazgeçiyoruz? Çocuğun ihtiyaçlarına uymadığını gördüğümüz için vazgeçebiliyoruz. Çocuğun ihtiyacının ne olduğunu sezmek önemlidir. Örneğin 2.5 - 4 yaş arası özerkliğin kazanıldığı zaman, o nedenle çocuk bir yandan bize yapışırken bir yandan da bağımsız olmak istiyor. O çelişkiyi yaşıyor yani hem uzaklaşayım, bağımsız olayım ama aynı zamanda da kopmayayım. Bunu da en çok ayrılık anlarında hissediyorsunuz. Uykuya gidşinde, okula göndermekte, sizin sabahleyin çıkıp işe gitmenizde vs. daha çok hissedilir. O anları nasıl yönettiğinize bağlı. O anda sizin çocuğunuzun ihtiyacı size yapışmak gibi gelebilir. Ama temel ihtiyacı size yapışmak mıdır, yoksa bağımsızlığını kazanmak mı?
Bu yüzme öğrettiğiniz bir çocuğun yüzebilmesi için ona yardım etmenize benzer, genelde öncelikle boynunuza asılır. Siz "Bu istemiyor" deyip çıkacak mısınız, yoksa onu cesaretlendirerek yüreklendirerek sizden bir parça bağımsız olarak kulaç atmasını sağlayacak mısınız?
Çocuk istemiyor demek aslında işin kolayı. Orada ekstra 15-20 dakika uğraşmanız lazım, hatta bazı durumlarda defalarca uğraşmanız lazım. Ama biz, bir an önce dönüp şezlongumuza yatmak istiyorsak, "Aa, zaten çocuğu üzmeyelim, ağlatmayalım, yüzmese de olur, gelecek sene öğrenir" diyebiliriz.
Ebeveyn Koçu ve Oyun Terapisti İlkiz Özcan Sönmez
Yazının devamı için tıklayın!
Paylaş