Paylaş
Her birimiz kaos içerisinde bir düzen inşaa etme çabasındayız. Bu düzeni oluştururken öğrencilerimizin kazanımlarına öncelik vermek ve ailelerin yanında olabildiğince yer almak durumundayız. Yalnızca ülkemizde değil dünya çapında görülen eğitimde eşitsizlik kavramı uykularımızı kaçırıyor olsa da elimizin uzanabildiği yere kadar ve aileler ile iş birliği içerisinde olduğumuz müddetçe bu kaosu ve belirsizliği lehimize çevirebiliriz.
Ebeveynler ile iş birliği içerisinde hareket etmeli ve aktif ebeveyn katılımını güçlendirmeliyiz çünkü virüsün hayatımızdan ne zaman çıkacağını bilemediğimiz ve eğitim-okul algısının artık eskisi olmayacağı, yeni normal diye hitap ettiğimiz eski düzene geri dönemeyeceğimiz düşüncesi, kalıcı ve pozitif bir ortaklığı gerektirmektedir. Bu sebeple, okul idaresi, eğitim ve öğretim programları, öğretmen ve personel yönetimi vb. gibi pek çok alandaki görevlerimizi maksimum verim ile hayata geçirme çabasındayız.
Yeni normale dönmeyi eski düzene dönmek olduğunu varsaydığımız sürece ne yazık ki belirsizliği ve muğlaklığı yönetemeyecek duruma gelir, isyan ve şikayetten öteye gidemeyiz. Okul ve eğitim liderliğinin eski algılarından sıyrıldığını, geri dönüşü mümkün olmayan yeni liderlik becerilerinin içselleştirilmesi gerektiğini ön görmekteyim. Öncelikli olarak bir eğitim liderinin kalıcı, uygulanabilir, evrensel değerler çerçevesinde vizyon sahibi olması gerektiğidir. Kendi ekibini kurabilecek bilgi ve donanıma erişmiş, öğretmen gelişim düzeylerini öngörebilme, yönetebilme ve yetenek geliştirme konularında kendini geliştirmiş olması gerektiği ise diğer önemli detaylardan biridir.
Eski teorik bilgilerin günümüz şartlarına nasıl uyarlanabileceği, eğitim ve okul liderliği programlarının bugünü, eski kaynaklar ile öğretmesinin yanında, bu zorlu süreci okul ortamında deneyimlememiş kimselerin aktarımlarının yeterli olacağından da hayli şüphe etmekteyim. Bu sebeple atılması gereken adımın eski de olsa uygulanabilirliği, geçerliliği devam eden liderlik modellerinin pandemi sonrası süreç ile harmanlanması ve ortaya yeni ve zorlu süreçlerde liderlik konularını kapsayan tecrübe ve deneyimleri içeren yeni modellerin eklenmesi gerektiğini düşünmekteyim.
Zeminin hızla değiştiği bu zamanda zeminin üzerine en doğru ve güvenli biçimde eğitim ve okul politikası inşa etme çabası içerisindeyiz. Ne ile karşılaşacağımızı veya ne kadar daha bu durumun devam edeceğini bilemiyoruz. Biliyoruz ki, liderin kriz anlarındaki verdiği kararlar ve uygulamalar, onun gerçek bir lider olarak potansiyelini kapasitesini göstermektedir. Her okul liderinin kriz durumu karşısındaki tutumu ve felsefesi farklılıklar gösterebildiğini unutmamak da gerekir.
Amaca yönelik uygulanabilir liderlik becerilerinin temelinde, evrensel değerler ışığında diğer okul yöneticilerine ve öğretmenlerine ilham veren, vizyon sahibi olması yatar. Okul politikasını bu bilinçli ile yenilikçi ve muğlaklığı ön planda tutacak V.U.C.A kriz planı ile konumlandırması gerekmektedir. Yönettiği ekip üyelerinin sosyal, duygusal ve akademik ihtiyaçlarına karşı duyarlı olmalıdır. Özellikle kriz durumlarında öğretmen ve yönetim kadrosu olarak iş birliği içerisinde, okula aidiyet hissedecek ve sorundan kaçmayan, elini taşın altına sokabilecek ruha sahip ekip yaratmak gayretinde olmalıdır.
Okul liderleri olarak, her şeyden önce öğrencilerimizin kazanımlarını göz önünde bulunduran, tutarlı ve doğru kararlar alabilen, önce çevremizden başlayarak toplumumuzun ihtiyaçlarını göz önünde bulunduran kişiler olmalıyız.
Paylaş