Paylaş
“Üstün potansiyelli çocukların üstün başarı öyküleri olur” düşüncesi, günümüzde hala yanlış eğitim politikaları yüzünden gerçekleşememektedir. Bu inancın oluşmasını sağlayan görüş sanırım ki; “Üstün potansiyelli olarak doğan veya çeşitli üstün yeteneklerle dünyaya gelmiş bir çocuk, neden optimum şartlar oluşturulduğu takdirde başarı sağlayamamaktadır?” sorusunu bizlere yöneltmesinden kaynaklanıyor. Ancak asıl önemli olan, onların ihtiyaçları adına ne zaman karar verici mekanizma olmaktan vazgeçmemizdir. Neyin iyi, neyin kötü veya onlar adına başarı kıstasları belirlemek yerine, iyi bir mentor olarak tecrübelerimizle onlara yol gösterip fikirleri ile insanlığı ne zaman aydınlatacakları konularına hız vermemiz gerekmektedir. Üstün potansiyelli çocukların okudukları okullardan ayrılıp kendi başarı hikayelerini yazmalarını örnek göstermemiz bu düşüncemizin haklılığı konusunda yeterlidir sanırım.
Araştırmalara göz atarsak, akademik motivasyonun (Öğrenme üzerine olumlu etki) üstün potansiyelli olma durumu ile ilişkisinde bağımsızlık gözlemlenmiştir. Bu gözlem, araştırmacıların; “Üstün potansiyelli olmanın üstün başarılar getireceği garantisini yok ediyor” sonucuna ulaştırıyor ancak üstün potansiyelli çocukların büyük bir çoğunluğu, okul iklimindeki anlaşılamamazlık ve sonrasında öğrenme üzerine olumlu etki yaratacak, muhakeme, düşünme, anlama, ilişki kurma, yapılandırma gibi eş zamanlı eylemler gerektiren kavramları içeren yapılandırılmış, çocuklara özel yaklaşımların mevcudiyet eksikliğinden yani öğrenme üzerine olumlu etki yaratacak içsel ve dışsal motivasyonları içeren uyaranların yetersizliğinden kaynaklanmaktadır. İlk olarak akademik hayatına, zaman içinde aile hayatına yansıması ile de aile ve okul ortamının vermesi gereken evrensel değerlerden uzaklaşarak dünya ile ilgili birçok sorunlara çözüm olması gereken alanlardan kopmaktadırlar. Zamanla, kademeli olarak içsel motivasyonlarında kayıplar yaşayarak, kendi Rönesans’larını gerçekleştirmeleri konusunda hiçbir zaman kendilerini keşfedemeden hayatlarına devam edebilmektedirler.
Başta sınıf öğretmenleri, okul liderleri ve okul rehberlik birimlerinin bu önemli ayrıntıları gözden kaçırmaması ve gerekli adımları atması gerekir. İlk atılacak adım; üstün potansiyelli çocuklarda gerileyen içsel motivasyonu oluşturmak için özerk öğrenmeye teşvik edici stratejiler geliştirmek, mevcut programı diğer ders müfredatlarına harmanlayarak bir strateji eylem planını öğretim süreci başlamadan seminer döneminde hazırlayarak yeni döneme başlamaları gerekmektedir.
Okul politikalarında yer almasını elzem gördüğümüz, hizmet içi öğretmen eğitimlerinde içsel motivasyonu destekleyici olarak, üstün potansiyelli çocuklar için özerklik programı mutlaka planlanmalıdır. Program dahilinde önemle değinilmesi gereken bazı noktalar ise;
I. Öncelikle onlara, oldukları gibi kabul edildiklerini hissettirmek,
II. Çocukların, kendi öğrenme hızları konusunda farkındalık oluşmasını sağlamak,
III. Kendi kendilerine yetebilmek ve bağımsızlık konusunda teşvik edici, güçlendirici olmak,
IV. Her çocuğun özel ihtiyaçlarını belirleyerek amaçlı, planlanmış zümreler arası sohbetler gerçekleştirmek,
V. Çocukların kendi ilgi ve yeteneklerini keşfedip onlara sahip çıkması, merak duyması ve geliştirmek için çabalarken onlarla aynı dili konuşabilmek,
VI. Planlanmış sohbetlerin bir gerekliliği olarak öğretmen-öğrenci veya öğrenci-öğrenci güven ilişkisi kurarak, hayal kurmaları konusunda cesaretlendirmek,
VII. Öğretmen mentorlüğü esas alınarak öğrencilerin bağımsız çalışmalar yapması için alan ve zaman oluşturarak ailelerin bu sürecin içine aktif katılmalarını sağlamak,
VIII. Öğretmen ve öğrenciler tarafından planlanmış süreç dahilinde, öğrencilerin öncü liderler olarak akran temelli etkinliklerde yer almalarını sağlamak.
Üstün potansiyelli öğrenciler yapıları gereği, merak güdüleri gelişkin, eş zamanlı bilişsel işlemler yapabilen ve tıpkı çok çekirdekli bir bilgisayar gibi görev atamalarından asla sıkılmayın, anlama kapasiteleri yüksek, kelime ve bilgi dağarcıkları ise göründüğünden çok daha fazladır.
Başlıkta belirtiğim gibi nevi şahsına münhasır ve kendi içinde anayasası olan özerk öğrencilerdir. Ancak standardize edilmiş, onların ilgi ve ihtiyaçlarından uzak eğitim programlarının, bu heyecan verici özelliklerinin sönmesine, hayatı ciddiye almamaya veya içe kapanma gibi istendik olmayan durumlara sebep olduğu çok kez tarafımca gözlemlenmiştir.
Otonom (özerk model) öğrenciler, pasif alıcı asla olmamışlardır. Bilgiyi ve sistemi sorgularlar, genelde güçlü eleştirel düşünme becerileri vardır, fikirlerini temellendirme ve zihinsel inşa özelliklerine sahiptirler. Fırsatları, kendi başarıları veya kendi konfor alanlarını yaratmak için ustaca kullanabilirler. Pozitif ve güçlü benlik algılarına doğdukları an itibari ile sahiptirler, başarılı olduklarında, merak ettiklerinde, anlaşılmak için çabaladıklarında gerekli dönütlerini mutlaka beklerler. Kendi hedeflerini ve eğitim stratejilerini kendileri belirlemekten zevk alırlar. Ta ki, biz bunu kendi bildiğimiz gibi yapmaları için zorlayana dek, ancak bu farklılıklarından dolayı arkadaşları, öğretmenleri ve çevresi tarafından saygı duyulmak kabul görmek isterler.
Öğretmenler, özerk öğrenci modelindeki üstün potansiyelli çocukları tanımak adına gerekli desteği eğitim ve kurslar yardımı ile tamamladıktan ve sürecin içine aileyi de kattıktan sonra mutlaka teoriyi uygulamaya dökmek için çabalamalıdırlar. Diğer bir alternatif biraz önce belirttiğim gibi okul politikası ve eğitim müfredatının içerisine harmanlanmış üstün potansiyelli çocukları da kapsayan yer yer spesifik çalışmaları içeren yaklaşımları olanak sağlanmalıdır.
Otonom öğrenciler olarak kabul ettiğimiz üstün potansiyelli çocuklarımızdaki yetkinliklerin birçoğuna, şu an yetişkin olan birçok birey sahip değildir. Bu sebeple, üstün potansiyel ve yeteneklere sahip olan bu çocuklarımızın doğru mentorluk ile yetişmeleri, kendilerini gerçekleştirmeleri ve dünya vatandaşı bireyler olmaları için, onlara ilk şekillerini veren başta ebeveynler ve daha sonra biz eğitimciler olarak hepimizin en temel görevidir. Unutmayalım ki, üstün potansiyelli çocuklar yarının lider kadrolarıdır.
Paylaş