Paylaş
Zeka ve yetenek anlamında standart bir ortalamaya göre hazırlanan eğitim programlarımız ise ne yazık ki bu konuda yetersiz kalmaktadır. Üstün potansiyelli çocuklarımızın ilgi ve ihtiyaçları göz önüne alındığında en önemli unsurun, öğrencilere verilmek istenen bilgilerin, onlar için bir önem arz etmesi veya ihtiyaç olarak karşılarına çıkması durumunda öğrencilerin öğrenmeye direnç göstermemeleri olarak da düşünülebilir.
İşte bu yüzden eğitim ve öğretim ortamlarını farklılaştırmak istediğimizde karşımıza çocukların ilgileri, ihtiyaçları, anlatılmak istenilen konuların günlük hayatta kullanımlarına yönelik yapılandırılmış etkinliklerle birlikte motivasyon ve güdülenme süreçlerinin iyi tespit edilmesi, hibrit eğitimin ortamında yeni nesil etkinlikler ve kariyer hedeflerinin verilmesi, öğretmenlerin okul içinde veya dışında öğrencilerle istendik yönde tutum ve davranış değişiklikleri gerçekleştirmeleri için dikkat etmesi gereken değişkenler olarak sıralanabilir.
Bütün bunlar göz ardı edildiğinde ve pandemi sürecinin çocuklarda açtığı öz disiplin eksikliklerinin sürece dahil olmasını da göz önüne alırsak; çocuklar, kendilerini okula ait hissetmemeye başlamak ile birlikte bu süreç daha sonra aileye, topluma ve dünyaya yansıyarak, çocuklarımızın aile yaşantısıyla birlikte başlayıp öğrenim hayatıyla birlikte gelişmeye devam eden ve gelişiminde önemli bir yeri olan hoşgörü, dürüstlük, merhamet, sevgi gibi evrensel olarak kabul edilen sosyo-kültürel ve insani değerlerden uzaklaşmasına sebep olabilmektedir.
Vakitlerinin büyük çoğunluğunu geçirdikleri okul ortamında çocuklar, Booker’a göre, öğrenciler arkadaşları ve öğretmenleriyle olumlu ve destekleyici etkileşimler yaşadıklarında, okul topluluğuna daha üst düzeyde bağlanmaktadırlar. Yüksek aidiyet duygusu, öğrencilerin davranış ve tutumlarının, akademik başarılarının ve sosyal ilişkilerinin olumlu yönde gelişmesine yardımcı olmaktadır.
Bütün bu öncüllerden ve pandemi sürecinin getirdiği eksik sosyalleşme süreçlerinin açtığı yaralardan sonra üstün potansiyelli çocuklarımız için yapmamız gereken, aidiyet, merak ve motivasyon duygularının, okul öncesinden liseye kadar her yaşta ve her seviyede önemli olduğunu unutmadan, empatik anlayışın hakim olduğu sınıf ortamında, bitmek bilmeyen merak duygularını görmezden gelmeyerek, onlara farklı görevler verip, araştırmalar yapmaları için teşvik edip, olumlu bir akademik benlik saygısı geliştirmeleri için çabalayıp, güdülenme ve motivasyonlarının yükselmesi için bıkmadan usanmadan çabalamak olmalıdır. Biz aileler ise okul ile daha işbirliği içinde bulunup rehberlik servislerinden ve branş öğretmenlerinden gelecek dönütler ile yavaş yavaş evlerimizde kendi sınıflarımızı hazırlamaya, koçluk bilincini merak edip, içselleştirmeye başlamalıyız.
Paylaş