Paylaş
Ergenlik dönemini bir tür hamur olarak da düşünebiliriz; çünkü artık yeni deneyimlediğimiz yaşantıları ve yenı ögrendiğimiz bilgileri, geçmişte deneyimlediğimiz yaşantılarla ve bilgilerle yorumlayıp kendimizi keşfetmeye başlarız. Bilindiği üzere bu dönemde ergen bireylerde pek çok fiziksel, zihinsel ve duygusal değişiklikler yaşanmaktadır. Görünür değişikliklere ek olarak, bazı ergen bireylerde utangaçlık ve buna bağlı olarak kendini ifade edememe ve sosyal ortamlardan kaçınma gibi davranışlar da gözlemlenebilir.
Toplumumuzda ‘olgun çocuk’ olmak çok kabul gören bir kavramdır; fakat altını çizmek gerekir ki, önemli olan bireyin kendi yaşıtlarına göre davranmasıdır. Sanılanın aksine, ergenliğin tek belirtisi asilik veya dikbaşlılık değildir. Acaba çocuğunuz olgun mu; yoksa duygularını ve düşüncelerini ifade etmekte güçlük mü çekiyor?
Utanç hissini yaşayan kişide düşük özsaygı, sosyal ilişkilerde yetersizlik, başkaları tarafından eleştirilme endişesi, kendini eleştirme ve beğenmeme, daha çok düşüncelerine odaklanma, sözel iletişimden kaçınma ve baskalarının fikirlerini önemseme tutumları gözlemlenir. Grup içerisinde yer almak isteseler de bunu başaracak cesaret bulamazlar ve dolayısıyla da gruptan uzak dururlar. Bu özelliğe sahip ergen bireylerde ‘-meli ve -malı’lara sık rastlanır. Hayatı akışına bırakmakta güçlük çekerler; çünkü genel olarak düşüncelerinde hep ‘olması gerekenler’ vardır.
Yaygın olarak yalnızlık, çaresizlik, özgüven eksikliği ve kendilerinin hep olumsuz yönlerine odaklanarak mutsuz oldukları gözlemlenir.
Kişi yetiştirilirken, ailesi veya çevresi tarafından fazla eleştiriye maruz kaldığında, özellikle daha erken yaşlarda toplum içerisinde utandırıldığında, kişinin kendine olan algısında olumsuz durumlar olabilir. Söylediklerinin veya yaptıklarının ‘saçma’ olduğu fikrine kapıldığı zaman da çekingenlik baş gösterebilir.
Çocuklar korumayla büyütüldüklerinde, her şeylerinin ebeveynler tarafından karsılanmasına alışık olurlar; çunku zaten düşünülecek her şeyi anne ve babaları onlar için düşünmekte ve yapmaktadır. Ergenlik çağıyla beraber, daha bireysel bir yola adım atılır ve tek başlarına ne yapacaklarını bilemedikleri vakit de içlerine kapanıp daha çekingen davranışlar sergileyebilirler.
Alabileceğinden fazla (yaşına göre) sorumluluk verildiği zamanlarda birey kendi yaşının getirdiği özelliklerden sıyrılıp erken yaşta kendisini ‘-meli ve -malı’lara teslim eder. Bir yanda yapması gerekenler vardır, bir yanda da yaşının ve gelişiminin verdiği heyecan. Böyle bir durumda da kişi kendi içinde bir çatışma yaşar, kendi içindeki heyecanını bastırır ve daha içe kapanık bir tutum sergileyebilir.
Ailede genel olarak utangaç bir yapı söz konusuysa, birey de yetişirken kendisine ebeveynlerini rol-model alacaktır ve kendisi de bu yapının içerisinde var olacaktır. Bu açıdan bakıldığında, kişi çekingen kişilik özelliklerini çevresinden öğrenebilmektedir.
Bireydeki değişimleri daha iyi görebilmek ve adlandırabilmek adına, iyi bir gözlemci olmak gerekir. Bu utangaçlık ne zamandır var, hep böyle miydi yoksa birdenbire mi oldu, okuldaki davranışları nasıl, evdeki davranışları nasıl, arkadaş ilişkilerinde ve farklı ortamlarda nasıl? Bunları sorgulamak gerekir; çünkü buralardan önemli ipuçları yakalanabilir ve esas problemin utangaçlıktan mı yoksa yaşanılan bir travmanın sonuçlarından mı kaynaklandığına ulaşılabilir.
Her şeyden önce sevgi. Aslinda problem sevgisizlikten çok, sevginin ifade edilememesinden kaynaklanır çoğu zaman. Ailenin güzel bir dille sevgisini çocuğuna gösterebiliyor olması gerekir. Sevgi, aslında kişiyi eleştirmek veya korumaktan değil, çocuğu anlamaktan ve onunla beraber vakit geçirmekten geçer.
Aile, ergen kişiyi farklı ortamlara girebilmesi için desteklemelidir. Her bireyin güçlü ve güçsüz olduğu yanları vardır. Güçsüz yanları gün ışığına çıkarmak çok motive edici bir davranış olmamakla beraber, kişide özgüven eksikliği de yaratabilir. İyi bir gözlemci olarak ergen kişinin ilgi duyduğu alanlar keşfedilebilir. Bir hobi sahibi olduğunda, o konuyla ilgili arkadaş gruplarına veya kurslara giderek kendine olan güveni yerine gelebilir.
Aile kendini yetersiz hissettiğinde mutlaka bir uzmana basvurmalıdır.
Uzman kişi aile ve ergenle yaptığı görüşmede iyi bir anamnez alarak önce semptomları saptar. Aile arasındaki iletişime bakar. Temel amaç, ergen bireyle iyi ve güvenilir bir ilişki kurmaktır. Güven dolu bir ilişki çoğu yarayı sarabilir ve bireyi kendini ifade edebilmesi için yüreklendirir.
[fotogaleri=670]
Paylaş