Paylaş
İmam nikahı, dini bir ritüel olup İslam inancına sahip birçok kimsenin evlenirken yapılmasını zorunlu olarak gördüğü törenlerden biridir. İslam inancında kadın ve erkeğin Allah katında eş sayılması için imam nikahı zorunlu tutulmaktadır.
İslam inancına göre imam nikahı, din görevlisinin 2 erkek yahut 1 erkek 2 kadın şahitliğinde birtakım dualar ve ayetler okunarak, eşlerin birbirlerini kabul etmeleri ile gerçekleşir. Bu şartların yanı sıra erkeğin kadına bir mehir vermesi de vacip olarak şarta bağlanmıştır. Erkek dini tören sırasında kadına ekonomik bir vaatte bulunmakla yükümlü tutulmuştur. Altın yahut para ile gösterilen bu mehir kadının güvencesi olarak dikkate alınmıştır.
İslam inancına sahip Türkiye Cumhuriyet vatandaşlarının imam nikahı kıymaları ancak resmi nikah yapma şartına bağlanmıştı. Din görevlileri imam nikahı için kendisine başvuran çiftlerden resmi evlilik cüzdanını talep etmekte ve ondan bir fotokopi alarak o şekilde imam nikahını gerçekleştirmekteydi. Mayıs ayının sonuna kadar bu minvalde devam eden uygulama Anayasa Mahkemesi’nin son kararından sonra tabir-i caizse tepetaklak olmuştur.
Din görevlilerinin resmi nikah cüzdanını görmeden imam nikahı kılmaları 5237 Sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 230. maddesinin 5 ve 6. fıkralarına göre suç sayılmıştı. Bu işlemi yapan din görevlileri ve çiftler 2 ay ile 6 ay arasında hapis cezasına çarptırılmaktaydı. İşte Anayasa Mahkemesi Türk Ceza Kanunu’nun bu fıkralarını iptal etmiştir.
Erzurum Pasinler Sulh Ceza Mahkemesi tarafından yaklaşık 2 yıl önce yapılan başvuru gündeme alınmış ve olumlu bulunarak kanunun maddesinin iptali yoluna gidilmiştir.
Anayasa Mahkemesi ilgili maddeyi iptal ederken Türkiye gerçeklerinden yoksun dayanaklarla gerekçelendirme yoluna gitmiştir. Yazdığı kararda kadın ve erkeğin nikahsız olarak birlikte yaşamasına ceza verilmiyorken imam nikahının suç sayılmasını çelişkili bir durum olarak saydığını beyan etmiştir. Bu nedenle kişilerin din ve inanç özgürlüklerine saygılı olunması gerektiğini belirterek anayasanın 10. maddesi ışığında ilgili hükümlerin iptali kararını tesis etmiştir.
Ancak belirttiğimiz üzere bu karar Türkiye dinamiklerinden tamamen bihaber tesis edilmiş ve oldukça riskli birtakım sorunlar barındırmaktadır. Genel anlamda bu risklerden bahsetmekte fayda görüyoruz;
Görüleceği üzere hiç kadın üyesi olmayan Anayasa Mahkemesi, kadın hakları açısından hali hazırda yaşadığımız sıkıntıları daha da arttıracak bir karar vermiştir. Yukarıda belirttiğimiz sıkıntıların zaman geçtikçe artarak devam edeceğini görmek için kahin olmaya gerek bulunmamaktadır. Bu nedenle seçim sonrası göreve başlayacak yeni TBMM’nin sürece derhal müdahale etmesi ve acil bir çözüm planı ortaya koymasının zorunlu olduğu kanaatini taşımaktayız.
Avukat Halil İbrahim Çelik
Paylaş