Paylaş
Oyun, çocukların ruhsal dünyasını anlayabileceğimiz en iyi etkinliktir. Çocuklar yetişkinler gibi duygu ve düşüncelerini rahatlıkla ifade edemezler. Her çocuk gelişim dönemine göre isteklerini, rahatsızlıklarını o yaşın elverdiği şekilde ifade edebilir veya yansıtabilir.
Çocuklardan bunun üstünde bir şey beklemek elbette ki mümkün değildir. Ancak konuşmaya başlayan daha doğrusu cümle kurmaya başlayan çocuğun her şeyi ifade edebileceğini düşünürüz. Özellikle okul çağı çocuğunun artık bir çok problemi hallettiğini varsayıyor ya da bir yetişkin gibi davranmasını bekleyerek yaptığı bir davranışı bir yetişkin davranışı gibi değerlendiriyoruz. Dolayısıyla da çocukları anlayamıyoruz. Elbette ki onlar birer çocuk ve bir yetişkin gibi davranmayacaktır.
Bir çocuğun davranışlarını anlamak o kadar basit ve göründüğü gibi değildir. İyi gözlem yapan, farkındalığı yüksek, çocuk gelişimi ve psikolojisi konusunda bilgili ebeveynlerin çocuklarını anlama konusunda oldukça başarılılar. Ancak bu bile bazen yeterli olmayabiliyor. Çünkü ebeveynler çocuklarına objektif olarak bakmaları ve analiz etmeleri duygusal bağları nedeniyle oldukça güç. Oyun; burada işleri biraz daha kolaylaştırıyor. Çocuğun duygularını, düşüncelerini, gelişimini, zekasını, travmalarını anlamanın en iyi yolu olan oyunu yorumlamakta oyun kadar önemli. Bunu elbette her ebeveynin profesyonel şekilde yapması beklenemez. Ancak sadece ebeveynlerin çocuklarıyla sık sık ve düzenli oyun oynamaları bile bir çok şeyi halledebilir.
Oyun terapisi; oyunun öneminin fark edilmesiyle bilimsel veriler sonucu faydasının da kanıtlanması neticesinde ortaya atılmış ve geliştirilmiştir. Oyun terapisi, çocuk psikoterapisinin ortaya çıktığı zamandan bu yana kullanılmış ve zaman içerisinde gelişim göstermiştir. Yaklaşık 30-35 yıllık bir tarihi vardır. Dünyada çocuklarda en çok kullanılan ve etkinliği oldukça yüksek olan bir terapi çeşididir.
Oyun terapisi; oyuncakların aktif bir şekilde kullanıldığı her bir oyuncağın terapide anlamı olan bir sistem üzerine kuruludur. Oyun terapisi; çocuğun ihtiyacına göre çeşitlilik gösterir dolayısıyla yöntem bakımından değişiklik göstermektedir. Özellikle yönlendirilmemiş (non-directive) yani hiçbir müdahale ve yönlendirme olmadan yapılan oyun terapisi çocukların ruhsal dünyasını, travmalarını, zekasını, gelişimini oldukça açık bir şekilde ortaya koyan bir tekniktir. Çocuk bu oyun alanında her istediğini (belli kuralları aşmada) yaparak ve oynayarak kendi kendini onarmaya başlar. Bu esnada terapist çocuğu aynalayarak yani; yaptıklarını, oynadığı oyunu ve duygularını oyun terapisi diliyle çocuğa eş zamanlı anlatır. Çocuk bu şekilde görünürlüğünü hisseder, duygularının farkına varır ve problemlerin onarımı başlar.
Yönlendirilmemiş oyun terapisinin dışında bilişsel davranıcı oyun terapisi de çocuğun ihtiyacına göre daha kurallı, farklı bir çok oyunla, bir çok travma ve psikolojik problem halledilebilmektedir. Bu teknikte terapist yönlendirmesi ön planda olsa da çocuğa kontrolün yine onda olduğu hissettirilir.
Bunların dışında aynı zamanda aile de oyun terapisi eğitimini alabilir kendileri evde çocuklarına bu tekniği tüm aile bireyleriyle uygulayabilir. Bu tekniğe Filial aile terapisi denir. Sadece çocuk değil aile ilişkilerini de güçlendirici bir yönü vardır. Anne-baba arasındaki problemlerde, ebeveyn ve çocuklar arası problemlerde, kardeşler arası problemlerde onarıcı bir rol oynar.
3-12 yaş arası tüm çocuklar oyun terapisine uygundur. Oyun terapisi illaki bir problem olduğu zaman uygulanacak diye de bir kaide yoktur.
• Yıkıcı davranış sorunu olan çocuklar
• İnatçı ve kural dinlemeyen çocuklar
• Uyku veya yeme bozukluğu olan çocuklar
• Kaygı ve korku yaşayan çocuklar
• Depresif çocuklar
• Kardeş kıskançlığı yaşayan çocuklar
• Problem çözme becerisi düşük olan çocuklar
• Okul fobisi olan çocuklar
• Yaşına uygun olmayan bebeksi davranış gösteren çocuklar
• Öz güven düşüklüğü olan çocuklar
• Seçici konuşmamazlık (selektif mutizm)
• Sürekli ve uygun olmayan ortamalarda mastürbasyon yapan çocuklar
• Hayvanlara, eşyalara ve kendine zarar verme davranışı olan çocuklar
• Somatizasyon ve Konversiyon bozukluğu olan çocuklar
• Bağlanma sorunları olan çocuklar
• Patolojik yalan söyleyen çocuklar
• Çalma davranışı olan çocuklar
• Kronik rahatsızlığı olan çocuklar ( böbrek, kanser vs.)
• Ebeveynlik becerilerini eleştiren anne-babanın çocukları
• Boşanmak üzere ya da boşanmış ailelerin çocuklarına
• Dikkat eksikliği ve hiperaktivite bozukluğu olan çocuklar
• Öğrenme güçlüğü olan çocuklar (ÖÖG)
• Sınır problemi olan çocuklar
• Akademik becerisi düşük olan çocuklar
• Terör ve savaş mağduru çocuklar
• Fiziksel ve cinsel şiddete maruz kalmış çocuklar
• Çeşitli nedenlerle travma yaşayan çocuklar
Çocukların fiziksel ihtiyaçları kadar duygusal ihtiyaçları da oldukça önemlidir. Sadece fiziksel ihtiyaçlara odaklanan ebeveynlerin çocuklarının yaşadıklarını, hissettiklerini, ruhsal dünyalarını anlamaları güç oluyor. Bu geliştirilmediği ve ihmal edildiği sürece de çocuklarda bazı gelişimsel ya da psikolojik problemler meydana gelebilir. Çocuğun fiziksel ihtiyacında bile duygusal bir kâr vardır. Duygusal ihtiyaçları karşılamak ve ruh sağlığına iyi gelecek ebeveyn davranışı her zaman istenilendir. Bu ihtiyaçları karşılamanın en iyi ve kolay yolu olarak da bakabiliriz oyuna. Oyunsuz çocuk, oyuncaksız çocuk düşünülemez.
basitçe “oyun işte” denilemeyecek kadar önemli ve çocuğun ruh sağlığına, gelişimine faydalıdır. Çocuk oyunla hem öğrenir hem de iyileşir. Ebeveynlerin çocuklarıyla birlikte bol bol oyun oynaması tüm uzmanlar tarafından tavsiye edilmekte ve araştırmalarda oyunun önemi konusunda anlamlı sonuçlar vermektedir. Dünyadaki tüm çocukların oyun ve oyuncaksız kalmaması dileğiyle…
Paylaş