Paylaş
Anı yaşa, tadını çıkar…
Yukarıdaki sözleri kimler tam tutabiliyor ki.
Kitabın giriş cümlesinde, konuşmaların sonunda, nasihatlerde yer alıyor.
Keyifli olmak, tadını çıkarmak sözleri…
Sanal hayatlar yaşıyoruz .
Giysi markası, araba markası, telefon markası, hatta koca markası…
Kocanın görevi toplumun kabulünde yer alıyorsa her şey bal badem.
Televizyon programında bir kadın konuşuyor, oynuyor, yemek yapıyor.
Olur olmaz ‘‘doktora sordum’’, “doktor geldi”, “doktor dedi ki” cümleleri kuruyor.
Meğer doktor kadının kocasıymış.
Doktor dediğinin aile hekimi olmadığını, kadının kocası olduğunu sonradan anladım.
Evde önce o bir kocaydı, o bir babaydı, o bir akrabaydı, o bir arkadaştı.
Doktorluk yaptığı yer hastanesi ya da muayenehanesiydi.
Kadın onu “doktor’’ istedi diye inanamamış etikete tapmış.
Kadın, ‘‘varlığım varlığına armağan olsun” diye yaşamış ve yaşamakta.
Hem de büyük bir keyifle…
Düğünümüzü büyük büyük salonlarda yapıyoruz.
Elalem için…
Düğün borcu bitince, büyük hastanelerde çocuk doğuruyoruz.
Elalem için.
Adı çok geçen yuvalara gönderiyoruz, İngilizceyi küçük yaşta öğrensinler diye, önce kendi dilini öğrenmeden.
Büyük büyük okullara gönderiyoruz sözde kendileri için.
Sonra adına diploma dedikleri bir kağıt veriyoruz ellerine…
Sevmedikleri işlerde sevmedikleri hayatları yaşatıyoruz.
Çocuklarımız adını doğru okuyamadığı lokantalara gidiyorlar.
Adını bilmedikleri yemekleri yiyerek.
Lokantada tanınır olmak önemli…
Buranın bu yemeği çok güzel diye konuşmak, tabağın tamamını bitirmemek prestij nedeni… Hizmet edeni görmezden gelmek itibar sayılmakta…
Haftanın diğer günlerini aç geçirerek yağda yumurtaya talim.
Ne için?
Sonra bu karmaşadan uzaklaşıp köye yerleşme hayalleri kuruyoruz.
Onlara bu günleri önceden yaşatsak, çocukluklarını yaşasalar, gençliklerini yaşasalar.
Dede ve nineleriyle zaman geçirseler. Hikayeler dinleseler.
Teyzemin kayınvalidesi aklıma gelir. Hikayeler anlatırdı bize Fadime Nine.
Bağlaç olarak “binam olasın’’ derdi.
Canım çocuklarım çamurdan şekiller yapsa, ağaçlara çıksa, dizleri yaralansa.
Ergenliğini yaşasa, anne babasına karşı gelse.
Kapıları çarpsa, odasına çekilse, büyük laflar etse.
Kız arkadaşını korusa.
Sonra birine aşık olsa.
Herkese baş kaldırsa.
Onun için şiirler yazsa.
Kavga etse, sevdiği için göz yaşı dökse.
Dünyayı onun için yakacağına inansa.
Dolu dolu geçirse günlerini.
Kaçınılmaz son gelene kadar…
Paylaş