Paylaş
Diğer günlerden farklı değildi o gün. Tek fark, ağabeyim ve ablam okula hazırlanırken, ben de önlük giymiştim. Ağabeyimle gittik okula.Sınıfa girdim, ağladım ve ilk teneffüste eve kaçtım.
Annem, ‘Ne çabuk geldin?’ diye sorduğunda, ‘Okul tatil oldu’ dedim. Fakat zamanla okulu çok sevdim. Sevmediklerimse; fasulyenin o çiğ kokusuna katlanarak ağzına alıp yarıdan kırmak, fasulyeyle yazı yazarken yanımdaki arkadaşımın elime çarpıp tüm yazdıklarımın heba olması…
Bir de yazı yazmak. Kolumun kopacağını sanırdım. Bu kötülerin yanında, en güzeli öğretmenimdi; canım öğretmenim. O, insan olamazdı. Bir kere, hastalandığında sınıf defterini evine götürmüştüm. Kapıyı, üzerinde pijamayla açtığında, bizim gibi bir insan olduğunu, anladım. O da, bizim gibi pijama giyiyor ve üstüne üstlük uyuyordu. Hayat bize her şeyi yavaş yavaş öğretti. Uyaranlar bu kadar fazla değildi.‘İyi mi oldu kötü mü oldu ?’ derseniz, bence iyi oldu. Çok abartmadılar. Kervan yolda düzüldü.
Şimdiyse okul seçimini çocuklara yaptırıyorlar. Okullar da bunu bildikleri için, tahta evler ve değişik oyuncaklarla, çocukları kendilerine çekmeye çalışıyor. O yaştaki çocuğun seçim yapması, gelişimsel olarak uygun değildir. Anne baba, çocukları okula hazırlarken abartıdan uzak durmalı. Bir olaydan sıkça bahsedildiğinde, çocuk; “Bu işte bir tuhaflık var” diye düşünmeye başlar. Tıpkı hastaneye giden çocuğa “Biraz canın acıyabilir ama bu senin için gerekli” denildiğinde, çocuğun bunu canının çok acıyacağı şeklinde algılaması gibi…
Aile okulla ilgili alışverişi çocuklarıyla yapmalıdır. Çocukla birlikte, okul ziyaret edilmelidir. Ona, okulda yapılacak işlerden ve oradaki kurallardan bahsedilmelidir. Beslenme konusu anne tarafından halledilecekse, önceden yemek listesi yapılmalıdır. En önemlisi de, okul çağındaki çocuklarımıza başlama ve bitirme kavramını vererek, ödevlerin anne babanın değil; kendi sorumluluğu olduğunu anlatmamızdır. Asla ve asla, “Hadi ödevimizi yapalım” demeyelim.
Yavrularımızın eğitim yılı verimli ve keyifli geçsin.
Paylaş