Paylaş
O zamanlar yuvada çalışıyorum Ankara’da… Arkadaşımın kardeşini bekliyorum. Kapı açıldı, içeri kendinden emin bir kadın girdi. Kısa bir selamlaşmadan sonra, kendini, çocuğunu anlatmaya başladı.
“İlk çocuğumu çok zor şartlarda büyüttüm. Paramız azdı çok çalışmak zorundaydık, öyle de yaptık. Durumumuz iyileşince, ikinci çocuğa karar verdik. İnanın kendimiz için değil, kızımız için istedik. Güzel bir hamilelik geçirdim. Hiçbir terslik yoktu. Bebeğin boyu, kilosu çok iyiydi. Çok hayalimiz vardı... Göbeğini Oxford’un bahçesine gömmek için üç saatlik yol gittik. Aylar geçti. Ailelerimize torunlarını göstermek için yurda geldik. Geliş o geliş... Gitmedik, gidemedik. Bir şeylerin ters gittiğini annem anladı. Annem ebeydi çok doğuma katılmıştı. Uyardı beni ve şimdi sizdeyim…
Canım yavruma ‘Otizm’ teşhisi konuldu. Biraz yumuşattılar, üzülmeyeyim diye. ‘Atipik otizm’ de denilebilirmiş…”
Sadece dinledim. Sonrasında yuvamıza yarı zamanlı gelmeye başladı çocuğumuz. Küçük adımlarla ilerliyordu. Bu da bizi çok mutlu ediyordu. Şimdi onlardan çok uzaktayım. İyi haberlerini alıyorum, ufaklık konuşmaya başlamış.
Her yeni tanışmaya, yeni bir dünya nazarıyla bakarım. Kim istemez ki çocuğunun büyük işler başarmasını? Fakat zamanla anlıyor insan, ‘Büyük’ ya da ‘Önemli’nin, kişiden kişiye nasıl değişebileceğini…
Nedeni bilinmeyen bu hastalığın belirtilerini sıralayalım:
- Sözel ve sözel olmayan becerilerde, yaşıtlarına göre gecikmeler veya zorlanmalar görülür.
- El ve kollarını kullanmakta, göz temasına geçmekte zorlanırlar.
- Konuşmaya geç başlayabilir hatta, hiç konuşmayabilirler.
- Sosyal becerilerde gerilik görülebildiği gibi; eğlenme, ortak işlerde yardımlaşma, nesneleri taşıma ve paylaşımda bulunma konularında zorlanırlar.
- Duygusal alanda, duygu paylaşımında, ilişki kurmakta ve ilişkiyi sürdürmekte zorluk yaşarlar.
- Yaşıtlarıyla oyun kurmada ve taklit etmede zorlanırlar.
- İlgi alanları sınırlıdır.
- Aynı hareketi uzun süre tekrar eder ya da; sürekli bir nesneyle oyalanırlar.
- Duygusal sorunlar yaşarlar. Görsel, işitsel ve diğer uyarılar karşısında rahatsızlık belirtisi gösteren tepkiler verebilirler.
- Başkalarının duygularını anlama becerileri zayıf olabilir. Buna bir de hiperaktivite eşlik edebilir.
Anlattığım olaydaki annenin benzetmesiydi; ‘Pilavdaki taş’… Elbette bu, duygusal bir tepkiydi; onlar bizim canlarımızdan öte... Özel çocuklarımıza vaktinde ve gerekli eğitimi verme konusunda hassas olmalıyız. Ayrıca onları sosyal yaşamda tutmaya, özellikle de yaşıtlarından koparmamaya dikkat etmeliyiz.
Ailece sağlıklı ve mutlu yaşam dileğiyle.
Paylaş