Paylaş
Çocukluğumda oturma odamızda iki çekyat, ortada bir halı, kenarda duran sehpayı hatırlarım. Evden ayrılana kadar da bu böyleydi. Alınan her şey bizimle birlikte yaş alırdı!!! Bozulan eşya tamir ettirilir, sayısı iki olan her eşyanın diğeri de hemen birilerine merhem olurdu.
Gözümüz yorulmazdı. Tüm ev halkının tek bir dolabı paylaştığı günleri yaşadık. Dolabın karşısında saatlerce zaman geçirmedik “ Bu gün ne giysem” diye. Yaşam basitti, eşyalar basitti, sadece ihtiyaçları karşılayacak kadar eşya vardı evlerimizde.
Bu yaşam biçiminin aradan yıllar geçtikten sonra günümüzde “MİNİMALİST AKIM” olarak öncelikle gelişmiş ülkelerde yeniden keşfedildiğini (!!!) gördüm.
Çocukluğumuzun yaşam tarzının bir gün karşıma modern yaşam tarzı olarak çıkacağı aklıma gelmezdi.
İlk plastik bebeğe kavuştuğumda ilkokul sondaydım. Arkadaşlarımla ona elbiseler diktik. “İğne bir yerine batar, yapamazsın” demediler.
Kestim, bozdum, tekrar tekrar daha iyisini yapmaya çalıştım. Erkek çocuklar ahşaptan tabancalarını, scooter'larını yani rulman tekerli tahta arabalarını kendileri yapardı. Ne kocaman kocaman alkışlandık, ne de yerildik. El yordamıyla geliştik, değiştik.
Şimdilerde ise en iyiyi en güzeli yaşatmak adına hayvan bibloları, geometrik desenler ile evlerimizi doldurduk. Çocuklarımızın ruhunu da doldurduk. Anlasın, anlamasın, sevsin, sevmesin hep onlar adına yaptık.
Piyano, yüzme, basket, yabancı dil kurslarıyla çocuklarımızdan önce kendimizi mutlu etmeye çalışırken, daha eve getirdiğiniz anda eskiyen patenler, ışıklı oyuncaklar, akülü arabalar sunduk prens ve prenseslerimize.
Hep tasarruftan bahsettik, hep “Bu son” dedik, yine yaptık. Adını da “FEDAKARLIK” koyduk.
Dünyanın en iyisi olarak bilinen Finlandiya eğitim sisteminin bugününü araştırdığımda uygulamanın bugün bile bizim çocukluğumuzda yaşadıklarımızdan farklı olmadığını gördüm. Orada çocuklar haftada yalnızca 16 saat teorik eğitim görürken, diğer zamanlarında bahçede, oynuyor, çiçek ve sebze yetiştiriyor, atölyelerde ahşaptan çeşitli malzemeler yapıyor, dikiş dikiyorlar, kendi oyuncaklarını kendileri yaparak yaratıcılıklarını geliştiriyorlar.
Çocuklarımızı daha bilinçli yarınlara hazırlamak dileğiyle.
Ama biliyorum ki, siz de biliyorsunuz ki, dilemek başarılı olmak için yeterli değil…
İstikrarlı ve kararlı biçimde çabalamak gerekiyor.
Paylaş