Paylaş
Otomatik makinelerin olmadığı Tunç Çağı (!) zamanlarında teyzem kocaman çinko leğende çamaşırını yıkarken ben kendisine bir şeyler anlatmaya başlardım çocuk halimle. Böyle durumlarda hep yaptığı gibi yavaşça gözlerimin içine bakardı teyzem. Sonra o ilerleyen yaşına rağmen pırıl pırıl kalmış sevecen yüzüyle beni dinler, bir taraftan da elime hemen yıkanacak küçük parçalar tutuştururdu.
Birlikte hem yıkar hem de konuşurduk.
Beni dinlediğini “he uşağım, he uşağım…” biçimindeki tonlamalarından anlardım.
Gerçekten de hem iş yapar hem de dinlerdi beni. Dinler gibi yapmazdı. Gerçekten dinlerdi.
Bunu yıllar sonra üniversitede aldığım eğitimin de anlamlı katkısıyla anladım ki teyzem beni aktif biçimde dinlermiş. Beni can kulağı ile dinler ve göz hizasına alırken bir taraftan da el becerimin gelişmesine katkı sağlarmış.
Teyzemin hayat okulunda çok şey öğrendim. Kendi de hayat hikâyesini anlatırken birçok kereler ; “Samsun’a geldiğimde Ramis’i gördüm, bana işmar* etmesiyle ona kaçtım” derdi.
Bu kadar yalındı işte onun için evlilik de hayat da…
Teyzem, yıl 1988
Benimle, teknik dilde söylersek, arkadaşça konuşurmuş teyzem.
O önemseyen bakışlarıyla bana “hislerinde, anlattıklarında, benimle paylaştıklarında yalnız değilsin, seni de söylediklerini de çok önemsiyorum ” mesajını dolaysız biçimde verirmiş teyzem bana.
Sohbet ve çamaşır yıkama bittiğinde “Sağ ol uşağım, var ol uşağım. ” derken de yapılan güzel davranışlardan sonra karşılıklı mutluluk duymanın en güzel ifadesi olan “Teşekkür ederim.” demeyi öğretmiş meğer Feyziye teyzem bana.
Annem ve oğlum Can, yıl 1998
Sürekli diyet yapıp bir türlü zayıflayamayan teyzem “İşini öyle yap ki ilk aferini kendin söyle kendine.” derdi. Aslında kendi kendine koyduğu hedefe ulaşma çabasını bir filozof edasında dillendirirmiş. Yani kendini ödüllendirmeyi yaparmış tümüyle başarılı olmasa da.
Evinde yazın kapı ardınca açık, kışın ise kapının üstünde anahtar vardı. İsteyen istediği gibi girerdi teyzemin evine. Evin içinde dolanmaya başladığımda da kutali* gibi dönüp durma, önce ne yapacağını düşün sonra yap” derdi. Meğer teyzem bunu derken bana bir şey istemekle ilgili olarak , “Ne istiyorsun önce zihninde planla ve sonra sor” tekniğini öğretmiş bana.
Ahh benim sevgili teyzem…
Eminim ki orda da birilerine çok şeyler öğretiyordur.
Hiçbir şey yapmasa, boş zamanlarında habire yün çorap örüyordur canım teyzem.
*İşmar:Göz kırpma
*Kutali:Doğal ağaçtan yapılan mikser
Paylaş