Paylaş
Glütensiz besin olarak satılan ürünlerde üreticiler, fermantasyon fazında ürüne esneklik veren glüten yerine sağlık açısından zararlı olan yağ ve/veya şekeri arttırırlar. Bu da ürünün kalori değerini yükseltir. Bu nedenle glütensiz ürün satın alırken, etiketlerini okuyarak, içeriğindeki yağ ve şeker miktarlarını kontrol edip diğer glütenle besinler ile kıyaslamanız gerekir.
Çölyak hastası değilseniz ya da glüten intoleransız yoksa neden glütensiz beslenmeyi tercih ediyorsunuz? Zayıflamak ve daha sağlıklı yaşamak için mi? Peki, glütensiz beslenmenin olumsuz etkilerinden haberdar mısınız? Sizlere son yıllarda yapılmış glütensiz beslenme çalışmalarından bahsetmek isterim…
* 2016’da yapılan bir çalışmada, glütensiz beslenen kişilerin bağırsak floralarının kötü etkilendiğine dair bir sonuca ulaşılmış. Çünkü glütenli besinlerin lif içeri yani prebiyotik (probiyotik bakterilerin gelişmesini ve aktivitesini arttıran besin bileşenleri) içeriği daha yüksektir. Bu nedenle glütensiz beslenme bağırsak florasını ve bağışıklık sistemini olumsuz olarak etkiler. Glütensiz beslenme tarzı fermente lif açısından fakirdir ve bu yüzden toksik öğelerin kana geçiş miktarını arttırabilmektedir. Bu şekilde bir beslenme, bağırsaktaki yararlı bakterilerin gelişimine olumsuz etki yaratmaktadır.
Yine glutenin, viral enfeksiyonlarla savaşan bazı savunma hücrelerini desteklediğini gösteren çalışmalar bulunmaktadır.
* 2016’da yayınlanmış başka bir makalede, toplumdaki bireylerin %98’inde herhangi bir glüten hassasiyeti olmadığı halde glütensiz beslenmeye çalıştığı ve bu şekilde beslenmenin kalp hastalıkları, kanser, obezite ve diyabet gibi kronik hastalık riskini arttırdığı belirtilmektedir.
* 2017’de yapılan bir çalışmada, glütenli besinler içeren bir beslenme programı uygulayan 11.000 kişi ile glütensiz beslenme programı uygulayan 11’i çölyak hastası olan 115 kişi takip edilmiş. Bu çalışmada kişilerin kanlarındaki ağır metal seviyelerine bakılmış. Glütensiz beslenen kişilerin kanındaki kadmiyum, civa ve kurşun gibi ağır metaller toksik dozda olmasa da yüksek seviyede bulunmuş. Aynı çalışmada rasgele seçilen 3901 glütenli beslenen ve 32 glütensiz beslenen kişinin idrarlarındaki arsenik seviyelerine bakılmış. Glütensiz beslenenlerde arsenik seviyesinin daha yüksek olduğu görülmüş.
* Yine 2017’de yapılan başka bir çalışmada, 30 yıl boyunca takip edilen kadın ve erkek 4.24 milyon kişide şeker hastalığı ve kanser riskinin glütenli beslenen kişilere göre daha yüksek olduğu görülmüştür.
*2017’de yapılan başka bir çalışmada, 25 yıl boyunca glütensiz beslenen 110.000’den fazla kadın ve erkeğin sağlık durumlarına bakılmış. Tam tahılları hayatından çıkaran bu kişilerde kalp hastalıkları riskinin arttığı görülmüştür. Bunun nedeni, glütensiz besinlerin tam tahıllardaki kadar lif, vitamin, mineral gibi önemli besin öğelerinden zengin olmayışıdır.
* Glütensiz beslenen kişilerde mineral yetersizlikleri görüldüğüne dair birçok çalışma mevcuttur. Bunun nedeni glütensiz ürünlerin mineral içeriklerinin düşük olmasıdır. 2017’de yapılan bir çalışmada 50 glütensiz ürünün mineral içekleri (potasyum, magnezyum, bakır, demir ve mangan) kıyaslanmış. Çalışmanın sonucunda karabuğday, kinoa, teff, amaranth, glütensiz yulaf, kestane ve bunlardan elde edilen glütensiz ürünlerin diğer glütensiz ürünlere (pirinç, mısır ve patates) göre daha iyi bir mineral kaynağı olduğu görülmüştür.
BU ÇALIŞMALARIN SONUÇLARINA BAKARAK ŞU ÖNERİLERDE BULUNABİLİRİZ;
Paylaş