Gülçin Karadeniz
Gülçin Karadeniz
Gülçin Karadeniz

Rol çalan anneler

Ebeveynlik pek çok anne-baba tarafından eğlenceli deneyimler olarak görülür. Ancak anne ve baba olmak keyif vermekle birlikte devredilemez sorumlulukları ve rolleri de berberinde gerektirmektedir.

Haberin Devamı

Çocukla, annesi ve babası arasındaki ilişkinin yansıması ve kalitesi olarak bilinen ebeveynlik stilleri, aslında çocukla iletişim kurmaya yönelik sergilenen anne-baba davranışlarını kapsar. Bu yolla aileler kendi değer ve kültürlerini çocuklarına taşırlar. Ebeveynlik stillerinde sıcaklığı içeren “kabul/ilgi” ve tutarlı disiplini içeren “denetim/kontrol” boyutu büyük önem taşır.

Rol çalan anneler

ANNELİK STİLİ İLE BABALIK STİLİ AYNI OLABİLİR Mİ?

Çevremizde de gözlemişizdir bazı ebeveynler çocuklu hayata çabucak uyum sağlarken bazı ebeveynler geçiş döneminde yeni doğanla sıkıntılar yaşayabilir. İlerleyen dönemlerde de “Ben çocuğa kural koyuyorum babası bozuyor” diyen anneleri ya da babaları duymuşuzdur. Yaşanan zorlukların temelinde kişilerin rollerini nasıl algıladıkları yatmaktadır. Özellikle de bu noktada ebeveynlerin kendi rol modeli olan anne ve babalarını nasıl algıladıkları büyük önem taşır. Yapılan araştırmalar, kuşaklar arasında öğrenim düzeyinin buna bağlı olarak gelirin artmasına ve teknolojik ilerlemelere karşın genç kuşak mensuplarının kendi annesi/babası gibi ebeveynlik stilleri sergilemeye eğilimli olduklarını desteklemektedir. Ancak tüm davranışları kendi rol modellerimiz olan büyükanne ve büyükbabalara fatura etmemiz doğru olmaz. Peki, acaba annelik stili ile babalık stili aynı olabilir mi? Çocuk yetiştirme tutumlarında anne ve baba stillerinin ayrı ayrı değerlendirilmesinin nedeni özellikle kültürümüzde annenin ve babanın rollerinin farklı olarak algılanmasından kaynaklanır. Aynı zamanda çocuk tarafından bu ayrışan rollerin nasıl algılandığı da büyük önem taşır.

Haberin Devamı

Rol çalan anneler

BABANIN ROLÜNÜ ÇALAN ANNELER

Sağlıklı ebeveyn çocuk ilişkisinin temelini duygusal olarak “orada olma”ya işaret eden “duygusal erişilebilirlik” kavramı oluşturur. Ebeveynlerin duygusal erişilebilirliği çocuğun psikolojik sağlığı, uyumu ve işlevselliği ile yakından ilişkilidir. Özellikle annemizden algıladığımız sıcaklık ve duygusal erişilebilirliğin yüksek sosyal becerilere sahip olmamıza zemin hazırladığı ayrıca saldırganlıkla baş edebilmekte bize destek olduğu bilinmektedir. Bu durum çocukların olumlu dünya görüşüne sahip bireyler olarak yaşamlarında da etkendir.

Bazen anne (özellikle de evde ulaşılamaz olduğunu düşündüğü bir baba varsa) erişilebilirliğin tanımını karıştırarak çocuğu kendince ‘korumaya’ çalışabilir! Bu durum hem erkek hem de kız çocuğun destek ve yakınlık için babasına daha az başvurmasına neden olacaktır. Yine babanın rolünü çalan bu annelerle yetişen çocukların, büyüdüklerinde duygularını daha saldırgan ve daha aksi davranışlarla ifade ettikleri gözlenmektedir.

Haberin Devamı

Rol çalan anneler

“BABAN EVE GELSIN, SEN GÖRÜRSÜN”

Çocuklarından yaş grubunun ve gelişimsel özelliklerinin üzerinde beklentilere sahip, sürekli eleştiren ve aşırı kural koyan otoriter anneler, çocukları tarafından duygusal erişilebilir olarak algılanmazlar. Otoriter annelerle büyüyen çocuk ve ergenlerin, öz güven ve uyum sorunları yaşadıkları, okul başarılarının düşük olduğu, daha endişeli, öfkeli ve düşük benlik saygısına sahip oldukları saptanmıştır. Otoriter anneler aşırı disiplinli oldukları gibi bazen bize ‘sabırlı olmayı’ öğretmek amacıyla eşlerinin de aynı fikirde olduğu imajını verirler. “Baban eve gelsin, sen görürsün” lafını duymanımız yoktur!

HER İSTEDİĞİNİ ELDE EDEN ÇOCUK DOYUMSUZ OLUYOR

Tek çocuklu ve orta yaşın üzerinde çocuk sahibi olan ailelerde sıklıkla rastladığımız izin verici aşırı hoşgörülü anneler ise sıcaklık boyutunda çocuklarını kabul etseler de çocuklarına kural koymaz, eşlerinin koydukları kuralları da bir neden bularak delebilirler. İzin verici annelik stili ile yetiştirilen çocuklar, her istediklerini elde ettikleri için doyumsuz olur, eleştiri kabul etmez, gururlu, kibirli, sabırsız bireyler olarak yaşamlarını sürdürürler. Çünkü arkadaşları ile sorun yaşadıklarında bile anneleri onlar adına açıklamalar yapar, hatta arkadaşlarından çocuğu adına özür diler. Bu anneler çocuklarının rolünü alarak bu tutumları ile çocuklarının bireyselleşmesini engellediğini bilmez. 

Haberin Devamı

“ÇOCUĞUMU GELİŞTİRMEK İÇİN NELER YAPMALIYIM?”

Bu yazıyı okuduğunuzda “Acaba ben bunları yapıyor muyum?”, “Çocuğumu geliştirmek için neler yapmalıyım?”, “Eşim çok yoğun onun açıklarını ben kapatmak zorunluluğu hissediyorum”, “Eşim çocuğun etkinliklerine katılmak istemiyor” diye düşünüyor olabilirsiniz. Bilinçli ebeveyn olma adına çocuk gelişimiyle ilgili kitaplar okumak, çocuk eğitimi ilgili blogları, internet sayfalarını takip etmek çocuk büyütmeye yardımcı olur mu? Yoksa her şeye rağmen kendinizi “yeterince bir şey yapmıyormuşsunuz gibi mi hissediyorsunuz?” Hatta ‘yeterince iyi’ olmak adına çocuğun etrafında ‘pervane olmak’ anneliğin sergilediği bir sıcaklık göstergesi midir, ne dersiniz?

Haberin Devamı

Rol çalan anneler

HELİKOPTER EBEVEYNLİK

“Aşırı” ebeveynlik olarak adlandırılan “helikopter ebeveynlik” özerklik ve yetkinlik konusundaki temel psikolojik ihtiyaçlarının ihlali anlamına gelir. Sıklıkla da annelerde gözlemlenen bir durum. Bu anneler, çocukları adına tercihte bulunup arkadaşlık ve okul ilişkilerine karışarak ebeveynlik becerilerini abartılı bir düzeye taşımaktırlar. Helikopter ebeveyn olarak adlandırılan anneler, çocuklarının başarısızlığa uğrayacağından korktuklarından onların adına olaylarla kendileri mücadele ederler. Aşırı ebeveynliğin sergilenmesinin nedenlerinin başında diğer ailelerin baskıları yani onların çocuklarının fazla donanımlı, fazla ders almış ve başarıya odaklanmış olması düşünülmektedir. Günümüzde birçok anne kendine “bu ortamda benim çocuğumun bir şansı olabilecek mi?’ diye düşünüp, endişelendiğini itiraf etmektedir. Her ne olursa olsun diğer bir sebebin de ebeveynlik davranışlarının altında egoların olduğu unutulmamalıdır.

Haberin Devamı

Çocuklarının etrafında pervane olan anneler çocuklarının alması gereken rolleri de seve seve üstlenirler. Bu çocuklar başarısızlık yaşamadıkları gibi gerçek anlamda bir başarı da yaşamazlar çünkü elde ettikleri başarıların çoğu annelerinin performansının sonucudur. Bu şekilde büyütülen çocukların aldığı mesaj “bunu annensiz yapamazsın”dır. Bunun sonucu olarak, bu çocuklarda kendini yönetme becerisi gelişmez, hedefe yönelik eylemleri ne zaman hayata geçirmek gerektiğini belirleyemezler. Yine baş etme becerileri de gelişmeyeceği gibi, her zaman annesi tarafından korunup kollanmayı beklerler.

Bir annenin belki de en önemli görevi, çocuğunu yarına kendi ayakları üzerine basan bireyler olarak yetiştirmektir. Maalesef bu hedefe cümlelere “biz” öznesi ile başlayarak gidilemez. “Biz bugün hiçbir şey yemedik babası”, “Bizim ödevler olduğu gibi duruyor”, “Bizim hafta sonu kursumuz var” ifadeleri de sık sık duyduklarımız arasındadır. Bu ve benzer ifadeleri kullanan anneler, çocukları ile kurdukları birliktelikten/ittifaktan mutludurlar ama onlar çocukları ile değil eşleri ile birlikte olmaları gerektiğini unutmuşlardır. Babayı dışta tutarak onun rolünü alarak iş yüklerinin fazlalığından şikâyet etseler de yaşadıkları bu girdap içinde mutlu olduklarını düşünürler.

Oysa babanın çocuğunun gelişimine katılımı, çocuğu ile doğrudan temas ederek zaman geçirmesi ve oyun oynaması çok etkilidir. Baba katılımının yüksek olması; çocuklarda görülen problem davranışların sıklığını azaltır, çocuğunun analitik becerisini, sözel zekâsını, akademik başarısını olumlu etkileyerek problem çözme becerilerini artırır ve zihinsel gelişimine katkıda bulunur.

Diyebiliriz ki anne, babanın çocuk bakımına katılımındaki ilk belirleyicidir. Annenin iyi bir statüye sahip olması, saygın bir işte çalışması ve geliri baba katılımında önemli oranda arttırmaktadır. Ayrıca babalıkla ilgili literatüre baktığımızda anne desteğinin, baba katılımını arttırdığını görmekteyiz. Peki acaba bazı anneler baba katılımını engelliyor olabilir mi? Bu cümleyi ilk okuduğunuzda hangi anne bunu ister ki diye aklınızdan geçirmiş olabilirsiniz ama bazı “bekçi anneler” çocuklarını evde babasına bırakıp kısa süreli de olsa dışarıya çıkmazlar, dışarı çıkmış bile olsalar ya sık sık evdekileri arayıp çocuğun durumu ile ilgili bilgi alıp, sürekli direktif verirler ya da dışarı çıktıklarına pişman olup işlerini bitirmeden hemen eve geri dönerler. Bu anneler, baba yardımcı olmak istediğinde de onun yaptığı birçok işi beğenmez, eleştirirler. “Bez öyle bağlanmaz, kucağına öyle alma, ben böyle mi giydiriyorum, daha özenli davran” gibi uyarılarla babayı boğabilirler. Baba da zamanla geri planda kalmayı tercih eder, katılımını sınırlandırır hatta vazgeçer.

Maltepe Üniversitesi Psikoloji Bölümü Öğretim Görevlisi
Gülçin Karadeniz