Paylaş
Bütün bunların yanında içeriğinde yeterli vitamin ve mineraller bulunan doğal üretim şekliyle üretilmiş, içeriğinde yüksek vitamin ve mineral içeren toprakta yetiştirilmiş tarım ürünleri ve bunları yiyerek beslenmiş hayvanlardan elde edilen et ve sakatatlar haliyle çok daha fazla vitamin ve mineral içeriğine sahiptir.
Bu veriler ışığında literatür tarandığında birçok farklı gıdanın içeriğindeki vitaminlerin emilimini gıda içeriğindeki vitamin düzeylerine bağlamak tek başına yeterli değildir. Çünkü bütün bunlarla beraber kişinin bu vitaminleri organizmaya alımı da önemlidir.
İçeriğinde çinko içeren besinlerin alımı çinkoyu, D vitamini içeren gıdaların alımı, D vitaminini arttıracak gibi görünmesine rağmen birçok faktör bu düzeyi etkileyen dinamikler içerdiğinden sonuç beklendiği gibi olmamakta, hatta bu eksiklikler için geliştirilmiş tabletler şeklinde geliştirilmiş gıda katkılarının alınması ile bile vitamin ve mineral düzeyleri yükselememektedir.
Bazı Avrupa ülkelerindeki beslenme birimlerinin yayınladığı beslenme önerilerinin bir kısmında yiyecekler içine üretim öncesi veya sonrasında, (hayvanların kesim öncesi ve sonrasında) yapılan vitamin ve mineral replasmanları sonrasında zenginleştirilmiş formlara dönüştürülmesi işleminin önerilmesidir ki bu türlü beslenme ürünlerinin içeriğindeki vitaminlerin arttırılmasıyla eksikliklerin önlenmesi yoluna gidilmektedir. Ancak, bu ve benzeri öneriler orta ve uzun vadeli beslenme önerileri olarak kullanılamamakta ve çözüm olarak görünmemektedir.
Bütün bu çözüm önerilerine rağmen işin özünde, beslenme sisteminin en eski formuna (hiç insan eli değmemiş; özü bozulmamış, yapısı bozulmamış) dönüş daha geçerli görünmekte bunu öneren yayınlarda uzun soluklu ve ek katkılara ihtiyaç duymayan uzun vadeli ve doğal yetersizlikler çözülmektedir. Bu alanda ilaç katkısız en geniş çalışma ülkemizde yapılmış ve bilim dünyasına kazandırılmıştır. Yapılan diyet düzenlenmesi ve içeriğinde katkılı ürünlerin olduğu gıda katkılarından uzak durularak yapılan beslenmenin eksiklikleri oluşan bireylerde eksikliğin oluşumunu önlemiş, devam ettirilebilir bir beslenme önerisi sunmuştur. (Diet Effect of Vitamin d Deficiency; SAHAN A.G; ISIK G)
İçeriğinde değiştirilmemiş, katkı maddesi konulmamış, GDO içeriği olmayan ürünlerle beslenme ne olursa olsun genel kurallar içerse de bireysel hale getirilmek zorundadır. Çünkü insan DNA’sında benzerlik %98 düzeyinde olsa da benzerliğin olmadığı bölgeler hem dış görünüşteki çeşitliliğimizi hem de gıdalara verdiğimiz farklı tepkileri ortaya koymaktadır. Bunlara örnek olarak sarı ırkta olanların bağırsaklarında laktaz eksikliği nedeniyle özellikle inek sütü ile yapılan ürünlerde toleranslarının olmaması nedeniyle alınan gıda içeriğinin bol miktarda D vitamini, kalsiyum, fosfor içermesine rağmen organizmada bu düzeylerin artışının gözlenmemesi bu türlü beslenmeden sonra şişkinlik şikayetlerinin olması veya vitamin, mineral eksikliklerinin gözlenmesi karşılaşılan problemleri anlatmak açısından iyi bir örnektir.
Yağda eriyen vitamin eksiklikleri
Genel olarak A, D, E, K vitaminleri olarak bilinen üstüne esansiyel yağ asitlerinin de (omega-3, omega-6) eksikliğinin gözlendiği eksikliklerdir.
Hastaların beslenme önerilerinde öncelikli olarak genel kurallara uyulmalı (Doğal, değiştirilmemiş, katkı eklenmemiş kirletilmemiş bir toprak bölgesinde yetişmiş bitkilerle beslenmiş bitki ve /veya hayvan).
- Doğal (tohumlarda oynama yapılmamış),
- Özü değiştirilmemiş (GDO),
- Katkı eklenmemiş (kimyasal ilaç, gübre),
- Kirletilmemiş (kimyasal, ağır metaller, GDO’lu ürünler, kimyasal ilaç ve gübreler).
Bu türlü beslenme eksikliği olanlarda özellikle ve öncelikle yoğun miktarda bu vitaminleri içeren gıdalar sanıldığı gibi balık ve türevleri değildir. Çok daha bol miktarda hayvansal kaynaklı, kuyruk yağı, iç yağı, tereyağı, zeytin yağında bulunan bu vitaminler için temel besin kaynakları, kişisel özelliklerine göre bu besinlere alerjisi olmayan bireylere bu besin maddelerinden yoğun beslenme ile bu türlü eksiklikler çözümlenebilmektedir.
Suda eriyen vitamin eksiklikleri
B grubu vitaminler ve C vitamini bu grupta yer alırlar. (Tiamin (B1), riboflavin (B2), piridoksin (B6), niasin, pantotenik asit, kolin, folik asit, biyotin, siyanokobalamin (B12) ve C vitamini.) benzer kurallar bu kez daha çok bitkisel ürünlerde yoğun miktarda bulunan bu vitaminler için de geçerlidir.
Taze bitkisel ürünler, taze yeşil yapraklı bitkiler, kırmızı ve sarı renkli meyveler bol miktarda bu vitaminlerde içermektedir. Yine kişinin bireysel özellikleri, alerji ve tolerans edebilmesine göre yoğun miktarda kullanılarak eksiklik oluşması önlenebilmektedir.
Paylaş