Paylaş
Kilo vermek belki de düşündüğünüz kadar imkansız bir şey değildir. Hayatınızda yapacağınız ufak değişiklikler ile kilo verme sürecininizi başlatabilirsiniz!
Kendimi bildim bileli sağlıklı beslenme ve spora meraklı ben; kilo verip alma, sonra tekrar o kiloları verme döngüsü içindeyim. Fakat benim için her zaman kilo vermekten önce önemli olan şey sağlıklı beslenme ve spordu. Şimdi, kendi deneyimlerime dayanarak kilo verememenize neden olabilecekleri ve yapabileceğiniz ufak değişiklikleri sıralayacağım. Anlatması benden, denemesi sizden :)
Bu vücudunuza yapabileceğiniz en büyük kötülük! Yapılan birçok araştırma sonucu ve fikir ayrılığı olan uzmanların bile üstüne basa basa söylediği tek şey, kahvaltının günün en önemli öğünü olduğu.
Gece boyunca düşen metabolizma hızınızı kahvaltıyla canlandırmanız gerekiyor. Eğer kahvaltıyı atlarsanız vücut bir sonraki öğünde besin gelmeyeceğini varsayarak kendini korumaya alıyor ve ilk aldığınız öğündekileri yağ olarak depoluyor.
Yapacağınız lif ve protein ağırlıklı bir kahvaltı; metabolizmanızı harekete geçirerek güne enerjik başlamanızı sağlayacak, üstelik gün içinde yaşadığınız açlık krizlerini de bastıracak!
Kilo vermek denince akla ilk diyet, beslenme ve spor geliyor fakat uyku düzeni de onlar kadar önemli. Yetersiz ve düzensiz uyku vücutta gece ortaya çıkan ve bedenimize faydası olan hormonların dengesini bozuyor. Üstelik kilo verme sürecini durdurduğu gibi aksine kilo almaya da neden oluyor. Örneğin; doyma sinyalini gönderen leptin hormonu, vücudun yenilenmesini sağlayan melatonin hormonu ve uykusuzluk gibi vücutta stres yaratan durumlarda ortaya çıkan kortizol hormonu bunlardan bazıları. Özellikle kortizol hormonunun kilo aldırdığı bilimsel olarak da kanıtlanmıştır.
Kaliteli uykunun önemi tartışılmaz olduğuna göre artık uyku düzeninize el atmanın vakti geldi! Uyku saatlerinizi ve akşam tükettiğiniz besinleri gözden geçirerek işe başlayabilirsiniz.
Evet, hiçbirimizin kolay bir hayatı yok. İş ve ev yaşamı arasında mekik dokurken; trafik, faturalar, sağlık sorunları, anne-baba, sevgili-eş, çocuk derken stres hayatımızın her evresini örümcek ağı gibi kaplıyor. Sürekli yaşanan stres ve gerginlik hali de bir süre sonra duygusal açlığın ortaya çıkmasına neden oluyor.
Stresle beraber kortizol hormonu salgılayan vücut; karbonhidrat ve tatlı tüketimi için can atıyor. Tabii ki biz de strese yenik düşüp çikolataya, tatlıya, fast fooda saldırıyoruz. Burada stresle nasıl mücadele edebileceğinizi anlatmayacağım fakat duygusal dalgalanmalarınızla savaşırken size yardımcı olacak, serotonin yani mutluluk hormonu salgılayacak birkaç sağlıklı besini tüketmenizi önereceğim.
Yüksek kalorili, yağlı yiyecekler yerine; ceviz, fındık, badem gibi sağlıklı yağlar içeren kuruyemişleri tüketin. ‘Yok ben stres anımda tatlı istiyorum’ diyorsanız o zaman kuru erik, kuru incir ya da kayısı gibi meyve kurularıyla tatlı ihtiyacınızı karşılamalısınız. Evet, emin olun o an duygusal yemeye teslim olmazsanız göreceksiniz, yediğiniz birkaç kuruyemiş açlık hissinizi bastıracak. Mutluluk hormonunu da sağlıklı besinlerden almış, kilo verme sürecinizi de baltalamamış olacaksınız. Bence denemeye değer!
Bu konuda benim önceliğim, spor salonuna gitmeseniz bile kendinize uygun sporu bulup ona yönelmeniz fakat inatla spor yapmayı sevmiyorum diyenlerdenseniz o zaman günlük yaşamınızı hareketli hale getireceksiniz.
Çalışma hayatı ve ofis çoğu kişi için hareketsizlik demek. Bu hareketsizliği dengelemek de sizin elinizde. Merak etmeyin! ‘Ofiste asansör kullanmayın merdivenden çıkın, iki durak önce inin yürüyün’ demeyeceğim. Ama tüm o söylenen klasiklerin işe yaradığını unutmayın. Nasıl hareket edeceğiniz size kalmış, yeter ki hareket edin!
Yazar notu: Son olarak, bu sıraladıklarıma dikkat ediyor ve hala kilo veremiyorsanız bir sağlık probleminiz olabilir. Hormon bozuklukları ya da kullanılan bazı ilaçlar da kilo kaybına engel olabiliyor. Böyle bir durum söz konusuysa kendi çabalarınızla kilo vermeye çalışmak yerine bir uzmana danışmalısınız.
Sağlıklı beslenme, bol hareket ve sevgiyle kalın :)
Paylaş