Paylaş
“Hemen ödevini bitir, odanı topla!” , “O bilgisayarın başından kalk” gibi direktiflerle sinirlenip çocuğunuza bağırdığınız sürece ona şu mesajı veriyorsunuz: “Ne olursun itaat et, yoksa ben kontrolümü kaybedebilirim.”
Farkına varmadan koyduğunuz kural şu: Lütfen, beni sakinleştir!
Yalvarmak bir nevi.
Siz kendi sakinleştirdiğiniz birine güvenip inanıp itaat eder misiniz?
Çocuklar için güvenli liman olacaksınız. Güvenli liman olabilmek için de önce duygularınızı kontrol etmek zorundasınız. İyi bir anne baba olmak için çocukları yönetmeyi bırakıp önce kendinizi sakinleştirin. Meseleyi, çocuklarımızı odak noktamıza koyarak çözemeyiz. Mesele çocuklar değil, mesele biziz. Çocukların anlatmasını, açılmasını sağlamalıyız.
Annelik bir annelik rolü veya kimliği değil.
İyi bir anneye giden yol; kimliğinin annelikten beslenmemesi. İyi bir anne olmanın özü; çocuğun gözlerinin içine bakmak ve onu anlamaktır. Onun gözünde ne gördüğünü görmektir. Görünenin arkasında yatan gerçek sebebi görmek; anlayışla yaklaşmak, anlatmasını sağlamak.
Yetişkin insanın en önemli sorumluluğu sakin olmaktır. Sakin olursanız, daha etkileyici bir insan olursunuz. Yaptırım gücünüzü arttırırsınız denetlemeden, kontrol ihtiyacı gütmeden.
“Annem benim iyiliğimi ister, bana faydası olsun diye bunu söylüyor. Bana dayatmaz, beni yönetmek istemez ve sadece kontrol etmek amacıyla bana yaklaşmaz.”
İşte tam da bu algı yönetimiyle çocuğa yaklaşmak hem çocuk ile ebeveyn arasındaki bağı güçlendirip pekiştirir hem de çocuğun performansını arttırıp kendisini ve çevresini daha iyi algılamasına olanak sağlar.
HÜRRİYET AİLE ÖZEL
Paylaş