Paylaş
Bilinen bir gerçeğimiz var ki o da çağımızın artık teknoloji çağı olduğudur. Evlerimizdeki çevirmeli telefonları hatırlayan bir nesil olarak elimizde tuttuğumuz telefon görünümlü teknoloji harikalarına ışık hızıyla alışıp, üzerine bağımlı hale gelirken, bu durum çocuklarımızın teknolojiyi kullanma koşullarını ve durumlarını düşündüğümüzde korkutucu senaryolar önümüze çıkıyor.
Hepimizin yaşamına teknolojinin girdiğini kabul edelim, çocuklar daha 0-1 yaş döneminde ekranlar, telefonlar, farklı teknolojik aletlerle tanışıyor hatta bu aletleri kullanmaya başlıyor.
Bugün aldığım bir haber sebebiyle bu yazıyı yazmaya karar verdim. Belki hatırlarsınız “Mavi Balina” isminde bir oyunun verdiği geri bildirimler ile birlikte oynayan kişiyi intihara sürükleyen bir oyundu. Şimdi “Momo” isminde bir çocuk oyununun çocuklara yönergeler vererek, evde kesici aletlerin yerlerini gösterdiği, bu yönergelere uymadığında çocukların rüyalarında onu takip edeceği tehdidini yayarak erken dönem çocuklarında intihara sürükleyen bir oyun olduğu söylentisi yayılmış. Araştırmalarımda kesin bir kaynak bulamıyor olsam bile bu haberin ortaya çıkması ile teknoloji kullanım koşullarının özellikle çocuklu hayatta ne kadar önemli olduğunu bir kere daha hatırlatmak isterim.
Teknoloji bilinçli kullanıldığında güzel bir araç bilinçsiz kullanımında bir silah haline gelebilir.
Çoğu insanın hatta çocukların gün içinde maruz kaldığı uyaranların farkında değiliz. Çevremizde bizi ve zihnimizi hedef alarak yönetilen bu uyaranlara çocukların maruz kalmasına mümkün olduğunca engel olunmalıdır. Ebeveynlerin bilinçli olarak evlerinde, ellerinde tuttukları teknolojik aleti bilmesi, çocuklara sunduğu teknolojinin takibini yapabilecek kadar teknolojiye hâkim olması idealizmden öte bir gerekliliktir.
Telefon ya da tablet kullanmayı öğretmek yerine çamaşır makinesini kullanmayı öğretmeliyiz.
Ekran karşısında basit telefon ya da tablet kullanımı bir çocuğu geliştirmekten çok pasifleştirerek en değerli gelişim çağındaki öğrenme fırsatlarını elinden alır. Bu nedenle eğer hayatımızın her alanını teknolojik aletler çevrelediyse, neden çocukların bizsiz yaşamlarını sürdürebileceği bir ortam hazırlayarak ekran karşısında beceri geliştirmesinden çok ev aletlerini kullanmayı öğreterek onların yaşamlarında bir ömür fayda sağlayacak deneyimler yaşatmıyoruz?
Ekranlar değil içindekiler suçlu!
Sürekli ekranları suçluyor olsak bile aslında elimizdeki aletler yaşanan tüm kötü olaylardan sorumlu değil. Biz yetişkinler kendi özgür irademizi kullanarak ekran sürelerini, içerik yönetimini kendi telefonlarımızda bile sağlayamıyorken, çocukların maruz kaldığı içerikleri asla kontrol altına alamayız.
Yapılması gerekenleri derlersek;
Yaşamımızın her anında bize yardımcı olan teknolojinin doğru ve bilinçli koşullarda kullanılmaması geleceğimiz olan çocukların yaşamları için sağlıklı senaryoları önümüze getirmiyor. Bu nedenle yaşamımızdaki ilerlemenin farkına vararak teknolojiye ve beraberinde gelen ideolojilere bizim hizmet etmemiz değil, elimizdeki teknolojinin bize hizmet etmesini sağlamalıyız. Ancak bu koşullarda geleceğimiz olan çocuklarımızın yaşamındaki teknolojik gelişimi en sağlıklı şekilde kullanmasını sağlarız.
Paylaş