Paylaş
Son dönemlerde çok sayıda ergen vakada, kendine zarar verme davranışları ile karşılaşmaktayım. Özellikle kollarını kesici şeylerle çizen gençler, ailelerini de ciddi kaygılara sevk ediyorlar. Bunun dışında eşyalara zarar verme, ciddi agresif tavırlar sergileme de dışa yönelik agresyon olarak gözlenebiliyor.
Ergenlik ortalama 12-18 yaşları kapsayan bir gelişim dönemidir. Son dönemlerdeki gelişimsel psikoloji kuramları bitiş yaşını, evden ayrılma sürelerinin uzaması nedeniyle yirmili yaşlara kadar ilerletmiştir. Yaşam sürecinde her dönemin bir amacı olduğu gibi, ergenliğin de temel amacı “kendini tanıma, kimlik geliştirme ve kriz çözme becerisi kazanmak”tır. Ne çocuk ne yetişkin olunan bu ara dönemde pek çok iki uçlu duruma rastlanır.
Ergenler bir saat önce ağlama krizine girip, ardından kahkahalarla odasından çıkabilir. Ebeveynlerinden nefret ettiklerini söyledikten beş dakika sonra onlara sarılabilir. Bu gidiş gelişler, çok hızlı değişen hormonal dengeleri ve kimlik arayışlarında net olarak nasıl bir tutuma gireceklerini kestirememelerinden kaynaklanmaktadır.
Ergenliğin en çok öne çıkan özelliklerinden biri olan dürtüsellik ise onları yanlış kararlara, kendilerine zarar verici hareketlere itebilir. İşte özellikle bu yönleri nedeniyle ergenler, anne ve babaları tarafından yakından ilgiyle, sabır ve anlayışla takip edilmelidirler. Aşırı müdahaleden uzak, dinleyen ve destekleyen tavır süreci çok kolaylaştıracaktır.
Karşılaştığım vakaların hemen hepsinde, ergenler bir otorite figürüne baş kaldırmak, kendini ifade etmek, anlaşılmamasına duyduğu öfkeyi kusmak adına kendilerine zarar verdiklerini, bundan pişman olduklarını ama tam olarak ne yapacaklarını bilmediklerini ifade etmekteler.
Çocuğunuz kollarına, saçına, vücuduna, eşyalarına, etrafına zarar verme davranışı sergiliyorsa sakın ona ceza vermeyin. Önce, problemi anlamaya çalışın.
Amaçlarına, dikkat çekmek değil, bilinçsiz bir yardım ve değişim isteği demek daha doğru olacaktır. Ailelerdeki iletişim problemi tek bir kişiden kaynaklı değildir, ailenin sistemiyle alakalıdır. Bu nedenle terapilerde sisteme bakmak ve katkı sağlamak amaçlanır.
Ailenin sağlıklı iletişimi, sınırlar çizmeyi, tüm üyeler tarafından kabul edilen kurallar koymayı, konuşmayı ve en önemlisi dinlemeyi geliştirmesi gerekir.
Ergenlerin artık çocuk olmadıklarını, hayatlarındaki tek önemli şeyin ders olmadığını bilerek iletişim kurup sürdürmek, onların ilgi alanlarını keşfetmek, yaşamlarına yakın olmak pek çok ailenin hayatlarına yeni bir yön vermektedir.
Bu tür problemler yaşayan ergenlerin ise, kendini sağlıklı yollardan ifade etmeyi öğrenmeleri gerekir. Değişimin yollarını, kendini geliştirmeyi, kabul düzeylerini arttırmayı daha iyi öğrendiklerinde, yaşam zorluklarıyla çok daha sağlıklı mücadele ederler.
Paylaş