Paylaş
İlişkilerde ve çift terapilerinde çok sık rastladığımız bir durum vardır. Birbirini seven ancak çok sık tartışan, bir türlü kopamayan çiftler ilişkilerinde çok sık küsüp barışırlar.
Evliliklerde ve flörtlerde kişileri çok yıpratan, ilişkiyi yaşanmaz hale getiren bu kısır döngüden kurtulmak çok kolay değildir. Çiftlerin bu durumu ele alması, çabalaması gerekirse özel destek almaları gerekebilir.
Kısır döngü nasıl başlıyor?
Her ilişkide sorunlar yaşanır, bu sorunlar ortaya çıktığında iki taraf çatışır ve tartışır. Tartışmanın şekli, dozu değişmekle birlikte tarafları sinirlendirir ve sonuçta küslük ortaya çıkar.
Küslükler de konuşmamak, uzaklaşmak, ayrı yatmak, görüşmemek gibi farklılık gösterebilir. Her türlü küslükte kesin olan şey mesafedir. Bir süre sonra taraflardan biri küslüğe dayanamaz ve barışmaya adım atar. Barışma sağlanır, gönüller alınır ve yeniden iyi noktaya dönülür.
Peki bu döngüde atlanan nedir?
Atlanan şey “Çözüm”dür. Barışmalarda çiftler “Biz bu sorunu neden yaşadık, bizi tartışmaya götüren neydi, bir daha aynı konu ilişkimizde gündeme gelirse bunu nasıl daha iyi atlatırız ve çatışmayız?” yoluna gitmezler. Onlar sevginin ve ilişkinin devam etmesine önem verirler. İlişki devam ediyor etmesine ama nasıl? Sürekli tehlike altında bir sevgi ne kadar uzun sürer ve kalitelidir?
Sorunlar heybede birikiyor!
“Biz o sorunu çözdük” denen pek çok durumda aslında çözüm yoktur, barışma vardır. Küçük bir hediye, bir mesaj ya da öpücük sadece gerginliği azaltır, kalpleri yumuşatır. Sorunu çözecek asıl şey “iletişim”dir. Sakin bir ortamda konuşmak, değerlendirme yapmak en uygunudur.
Aksi takdirde herkesin omuzlarında sorunlar birikerek tepetaklak bitişlere neden olabilmektedir.
Ayrılıktan kötüsü ümitsizlik!
Pek çok çiftin terapiye gelmemesi ve hayat boyu mutsuz kalmasının altında sorunlarını çözemeyeceklerine olan inançları yatmaktadır. “Çok denedik, kaç kez kavga ettik çözemiyoruz” inancını taşıyan kişilere “Hiç çözüme yönelik oturup konuştunuz mu?” diye sorulduğunda yanıt büyük ihtimalle "hayır" olacaktır.
İlişkinizde bu sorunu yaşıyorsanız ümitsizliğe kapılmayın, “Hiç kimse birbirine karşı değildir, herkes kendinden yanadır” sözünü hatırlayın ve karşıdakini anlamaya çalışın. Kendi hislerinizi anlatıp suçlamalardan kaçının. Eleştirel değil çözüm odaklı yaklaşıp değerlendirme yapın.
Bir küçük tüyo daha!
Tartışma esnasında ya da hemen sonrasında değil, sakinleşmek için yeterli süre geçtikten sonra konuşun. Ve bu konuşmaları evde değil dışarıda bir ortamda yapmanın önemine inanın.
Belki ilk seferde değil ama süreç içerisinde bu sizin ilişki tarzınız haline gelecektir.
Paylaş