Paylaş
Günlerdir yaşadığımız yas ve acı çok derin...
Bir çocuk, evlat, genç kız, psikolog, can gitti. Annesinin babasının ne çektiğini, hissettiğini düşünmek imkansız... Çocuğunuzun kafası kapıya çarptığında karnınızda bir incinme hissederken onlar kim bilir neler yaşıyor. Onlara söylenecek hiçbir söz acılarını hafifletemez, sabır diliyorum.
Özgecan Aslan'ın kaybı ve yaşadığımız toplumsal travmada beni en çok etkileyen paylaşımlardan biri şuydu:
İngiliz yargıç, gece yarısı parktan geçen kızı korkutan adama 7 yıl 7 gün hapis verince şaşıran gazeteciler sormuşlar;
“Adam kıza elini bile sürmedi, kaçan kızın çığlıklarına yetişenler de adamı yakaladılar. Bu 7 yıl 7 gün çok değil mi?
Yargıcın yanıtı hukuk tarihine geçecek düzeydeydi:
“Kızı korkutmanın karşılığı 7 gündür, 7 yıl ise, İngiliz kızlarının gece yarısı parkta dolaşma özgürlüklerine saldırmanın cezasıdır.”
***
Yüz kadına sorun, ıssız yolda yürürken, dolmuşta tek kaldığında, evde kimse yokken kapıyı açtığında korkmayan, taksiye binerken babasını arıyor gibi yapıp plakayı vermeyen, alt otoparkta arabasını ararken kalbi çarpmayan kaç kişi var?
Türk kadınının rahat ve güven içinde yaşama hakkı ne zaman ve nasıl bu noktaya geldi?
Toplumsal ruh sağlığımızı nasıl düzelteceğiz?
Tıpkı bireylerin olduğu gibi toplumların da otomatik düşünceleri vardır. Koşullar ve yaşanmış deneyimler sonucunda ortaya çıkan öğrenmeler ve kalıplardır. En küçüğünden tutun en genel olaya, duruma birebir aynı olmasa bile toplumsal değerler ya da dejenerasyonlar bu düşünceler birleşiminde gelişir ve değişir.
Tecavüzcünün ceza alması yerine hafifletici nedenlerle ne kadar az ceza aldığının konuşulduğu bir toplumda suça eğilimler artacaktır.
Otomatik düşünce “Ne de olsa kendimi kurtarırım.”
Öğretmen ödevleri kontrol etmediğinde çocuk ödev yapmasam da bu sorun olmaz demeye başlayacaktır.
Kırmızı ışıkta geçtiğinde, tek yöne girdiğinde, güvenlik şeridini kullandığında, aşırı hız yaptığında ceza almayan toplum trafik kurallarını ciddiye almamaya başlayıp, “Bu saatte o yolda polis yok” diye tarifler verecektir.
Ceza suçu önlemede etkindir etkin olmasına ama tek başına yetmez.
Doğru ve istenen davranışların altı çizilmelidir. Eğitimde insan olmak, toplumda sağlıklı birey olmak öğretilmelidir.
Sadece öğretmen değil, anne baba da öğretmelidir.
Arkadaşlarına dostça davranmayı,
Toplumsal kurallara uymayı,
Yerde bulduğu parayı almamayı,
Küfür etmemeyi,
Kadına, çocuğa, insana saygıyı,
Kendine saygıyı,
Cinsel dürtülerini sağlıklı kullanmayı,
Sorunları olduğunda yardım istemeyi,
Gelişmeyi, değişmeyi,
İnsan olmayı önce anna baba bilmeli ve öğretmelidir.
Medya da öğretmelidir.
Tecavüzcüsüne aşık olunan diziler yapmayarak,
Kadına şiddeti reyting malzemesi olarak kullanmayarak,
Eniştesi tarafından bıçaklanan kızın dramına neşeli bir şarkıyla ara vermeyerek,
Aile bağları ve sağlıklı ilişkilerin işlendiği dizileri izlenmiyor diye yayından kaldırmayarak,
Yemek programlarında bile insanları birbirine kırdırmayarak,
Toplum ve birey ruh sağlığı için yararlı programları gece yarısından sonra yayınlamayarak,
O kadar öğrenmeli ve öğretmeliyiz ki...
Suçu,
Suça eğilimi,
Suça rağmen rahatça dolaşabilmeyi,
Kurbanı suçlamayı,
O kadar önlemeliyiz ki...
Daha sağlıklı ve güven içinde yaşayan bir toplum olalım...
Paylaş