Paylaş
Son dönemlerde tüm ebeveynleri kaygılandıran sanal tehditler ve çocukları adeta ele geçiren korku temelli oyunlar biz uzmanlar için de ciddi bir çalışma konusudur.
Bu korkular, çocuğun oynadığı bir oyunda karşısına çıkan görüntünün ona yaptırımlar uygulaması ile başlarken, çocuğun kimseyle paylaşamadığı bir döngüye girmesi ve yaşamdan koparacak bir sömürüye dönüşmesi ile son bulabiliyor.
Bir çocuk, ekranda karşılaştığı bir görüntüye nasıl teslim olur? Neden destek alamayacağını hisseder? Her anne babanın çocuğu için kendine şu soruyu sorması lazım diye düşünüyorum:
“Böyle bir durumda çocuğum benimle konuşur mu?”
Her çocuğun korkuyu yaşama ve hayatına olan etkileri ise birbirinden farklıdır.
Sanal ya da gerçek olsun, bir tehdit karşısında çocuk, ebeveyniyle koşulsuz bir iletişime geçebileceğine inanmalıdır.
Genelde çocuklar “Kızarsın diye söylemedim…” derler ya da tehdit eden kişinin ailesine ya da kendisine zarar vereceğinden korkarlar.
Çocukların davranış ve değerler eğitimini korku üzerinden vermek en büyük yanlıştır.
“Uyumazsan canavar gelir.”
“Yemeğini yemezsen amca gelecek.”
“Şimdi sana kızacak garsonlar.”
“Polis gelir bize ceza verir.”
“Şimdi öğretmenini arıyorum.”
“Elimi bırakırsan seni kaçırırlar.”
Bu cümleler çocukları suçlu hissetmeye ve bir otoritenin onun üzerinde istediği hâkimiyeti kurabileceği inancına itmektedir.
Yaşamlarının her alanına hâkim olmak güç.
En zoru ve önemlisi ise çocuğa koşulsuz sevgi ve destek inancını aşılamak.
Paylaş