Paylaş
Eğitim camiası 18-20 Kasım tarihlerinde MEB tarafından organize edilen Ulusal Öğretmen Stratejisi Çalıştayı'nda buluştu. Çok da verimli, politika yapıcılara yol gösterecek kararlar çıktı bu çalıştaydan. Aslında çalıştayın organizasyonu, yapılışı bile Milli Egitim Bakanlığı'ndaki yeni yapılanmanın şekli, geleceği hakkında bize ipuçları vermekte.
Bakan Dinçer eğitim sorunlarını net bir şekilde gördü ve hiç beklemeden, olabildiğince hızlı biçimde çözümlere ulaşmaya çalışıyor. Herkesin de takip ettigi gibi öncelikle merkez teşkilatındaki hantal yapıyı düzeltmek için yeniden yapılanma yoluna gitti. Ardından alandaki sorunları tespit etti ve şimdi de bu sorunları gidermeye çalışıyor. Bunun için de aslında en doğru yerden başladı. Öğretmenlerden...
Neden öğretmen?
Bu mesleğe öğretmenlikten başlamış ve yıllarca da bakanlık müfettişliği yapmış birisi olarak çok rahatlıkla söyleyebilirim ki en doğru yer.
Eğitimin kalitesi öğretmen niteliği ile doğru orantılı. Bizim eğitim sistemimizde öğretmen niteliği ile ilgili ciddi sorunlar var. Öğretmen niteliğini arttırabilmek için öncelikle öğretmen yetiştirme konusuna eğilmek gerekiyor. Maalesef bizim ülkemizde öğretmen yetiştirme programlarımızda eksiklikler ve bazı yanlışlıklar var. Benim bu çalıştaydaki gözlemlerime göre akademisyenlerden tutun da politikacılara kadar herkes bu konuda hem fikir.
İşte bu çalıştay tam da bu yüzden önemli bir misyon yerine getirmiştir. Katılımcıların hepsi sorunlarda hem fikirdiler ve herkes bu sorunların çözüm önerileri üstüne 3 gün boyunca kıyasıya tartıştı...
Tartışmalar sonucunda çok da güzel çözüm önerileri ortaya çıktı. Ben inanıyorum ki Milli Eğitim Bakanı Sayın Dinçer bu çalıştaydan çıkacak raporu çok önemseyecek ve kararlarında da yol haritası olarak kullanacak. Bizzat kendisi çalıştaya katılıp bir tam gün boyunca öğretmenlikte kariyer basamaklarının tartışıldığı gruba başkanlık etti.
Benim de içinde bulunduğum çalışma grubu okul öncesinde ve ilköğretimde öğretmen yetiştirme konusunda çalıştı. Grubumuzda benimle birlikte akademisyenler, sivil toplum kuruluşu temsilcileri, eğitim fakültesi öğrencileri, özel okul temsilcileri, milli eğitim müdürleri vardı. Biz bir çok sorun tespit ettik ve bu sorunlar için de çözüm önerileri getirdik. Ancak belki de tespit edilen en önemli sorun öğretmen adaylarının eğitimleri sırasında yeterince uygulama eğitiminin olmamasıydı. Ortak akıl akademik eğitim ile uygulama eğitiminin birlikte yürümesi gerektiğini savundu. Benim şahsi fikrim de bu yönde. Çünkü bununla ilgili deneyimi olan eğitimcilerdenim.
Sene 1994, aylardan Eylül... İlk kez atanarak Ordu Ünye İmam Hatip Lisesi'nde Felsefe öğretmeni olarak göreve başladım. Eğitimim sırasında amacına uygun bir staj uygulamasından da geçmediğim için sınıfa ilk kez yalnız girdiğimde dehşete düştüm. Neyi nasıl anlatacağımı bilemedim ve bunu öğrenmem biraz zaman aldı.
Halbuki her bir öğretmen adayı bunu bilecek şekilde yetiştirilmeli. Çünkü hammaddeniz insan ve insanı şekillendirmek demek ülkenizi şekillendirmek demek...
Paylaş