Paylaş
İnsanoğlunun belki de karşısında en zayıf olduğu şeydir doğal afetler. Hangisi olursa olsun; sel, deprem, şiddetli fırtınalar...
Teknolojiniz ne kadar gelişmiş, ekonominiz ne kadar güçlü olursa olsun farketmez ... Bakın Japonya örneğine, sonra Amerika'nın kasırgalardan çektiğine.
Doğa her şartta sizden üstün. Biz insanlık onu o kadar hırpalayıp kötü kullanıyoruz ki, işte o da arada böyle bizden intikam alıyor. Sonuçları bizim için çok kötü oluyor, her seferinde insanlık 1-0 yeniliyor ama hiç bir zaman ders alamıyor.
Her doğal afetin arkasından alınacak önlemler konuşuluyor, televizyonlardan sabahtan akşama kadar bir anda mantar gibi ortaya çıkan uzmanlar ahkam kesiyor ama netice kocaman bir hiçlik.... İnsanlık ders almayı bilemiyor çünkü 'nefs' denilen şey en karanlık ve zayıf yanı...
İşte en son maalesef bizim başımıza geldi.
Ülkemiz derin bir acı ile sarsıldı. Haberi alır almaz ilk iş Milli Eğitim Müdürümüzü aradık. Okullarımızın, öğrencilerimizin ve tabii ki öğretmenlerimizin durumlarını çok merak ediyorduk. Ancak telefonla ulaştığımız herkes derin bir şok yaşıyordu. Ayrıca insanlar ailelerinin durumu ile ilgili de endişe içindeydi.
Malum pazar günü öğleden sonraydı ve pek çok kişinin henüz aileleriyle kahvaltı ettikten sonra dışarı çıktıkları bir saatti. Yörenin özelliklerini göz önünde bulundurduğumuzda aslında beylerin henüz dışarı çıktığı, eşlerinin ve çocuklarının ise evde oldukları saatlerdi. Dolayısıyla herkesin evlerinin olduğu yerlere koşup ulaşmaya çalıştığı, belki de acı bir manzara ile karşılaştığı saatlerdi.
Bakan Ömer Dinçer, Sayın Başbakanımız ve bir grup kabine arkadaşı ile hemen bölgeye hareket etti. Bakanlık bir müsteşar yardımcısı başkanlığında iki psikolojik danışman, bir daire başkanı ve şube müdüründen oluşan ekibini bölgeye gönderdi.
Gönderilen ekip saat 21.30'da Van Havalimanı'na inmişti. Bu ekip Afet bölgesinde ilk tespitleri yaptıktan sonra özellikle YİBO'daki (Yatılı ilköğretim bölge okulu) çocukların ailelerine sağlıklı bir şekilde ulaşmalarını sağlayıp Ankara'ya döndü.
Ekibimiz döndükten sonra MEB bölgeye 37 kişilik bir teknik heyet gönderdi. Bu heyet tek tek bölgedeki bütün okulların hasar tespitini yapıp raporlarını tutmak üzere hala bölgede bulunuyor. Ayrıca MEB basın müşavirliği dakika dakika bölgede görev yapan öğretmenlerimizle ilgili bilgi alıp bu bilgileri en hızlı şekilde basın yayın organları aracılığıyla kamuoyu ile paylaşmıştır.
Maalesef cok fazla öğretmen kaybımız var. Bu durum bir eğitimci olarak, bir insan olarak beni ve mesai arkadaşlarımı çok derinlerden yaraladı. Ancak yazımın başında da belirttiğim gibi ne kadar güçlü bir devlet de olsanız doğa karşısında hep çok zayıfsınız. Yapacağınız tek şey doğayla inatlaşmak yerine ona uyum sağlamak.
Deprem bölgelerinde sağlam evler yapmak, sel olabilecek yerlerde dere yataklarına evlerinizi yapmamak, denizleri doldurup buralara ev- yol yapmaktan vazgeçmek vs ...
Bütün bu acı görüntüler ve bizi derinlerden yaralayan kayıplardan umarım bu sefer insanlık, kendine kalıcı dersler çıkarır. Ancak bu kadar acının içinde bizi umutlandıran tek şey, aslında başımıza gelen felaketlerden bir nebze de olsa ders aldığımızı, inanılmaz tecrübeler biriktirdiğimizi görmek oldu.
Gölcük depreminde devletin içine girdiği şoku ve İstanbul'un hemen yanıbaşındaki bölgeye tam 3 gün sonra gidebildiğini hiç birimiz unutmadık.
Ama Van depreminde devlet, en üst düzeyiyle sadece bir kaç saat sonra bölgedeydi. Bence devlet ve benim de mensubu olduğum MEB bu konuda oldukça başarılı bir sınav vermiştir.
Bütün insanlığın ve ülkemin başı sağ olsun....
Paylaş