Paylaş
Duygularınızın, yemek yeme miktarı ve sıklığı üzerinde önemli bir etkisi vardır. Duygusal açlık olarak bilinen bu istenmeyen yeme durumu, ruh halinizin negatif olması ile meydana gelir. Yani, olumsuz duygular karşısında oluşan yemek yeme tepkisidir. Duygusal açlık, toplum arasında aç olan midem değil beynim aç diye bilinir. Bu davranış, fiziksel bir açlık ya da sosyal gereklilik olduğu için değil de sadece duygular ile oluşan açlıktır. Stres, üzüntü, öfke, depresyon gibi durumlarda ortaya çıkar.
Negatif duygular sizi kalorisi yüksek, yağlı ve tatlı olan besinlere yöneltir. Duygusal yemede sınır yoktur. Birey düşünmeden sürekli yediği için, midesinde ağrı oluşmasını bile fark etmeden yemeğe devam eder. Duygusal yeme ile başlayan sürekli yeme işlemi mide bulantısı oluşana kadar devam edebilir.
Beslenme alışkanlığının değişmesinde en temel durum; yaptığınız beslenme davranışlarının farkında olmaktır. Birey kendini takip ederek bir beslenme davranışında alışkanlık oluşturabilir.
Her sinirlediğinizde mutfak yerine hemen dışarı çıkıp küçük yürüyüşler yapın, bu size iyi gelecektir. Spor yapınca mutluluk hormonu salgılanır. Spor, ruh halinizi düzelterek duygusal açlığı yenmenizi sağlar.
Bir öğünde çok tükettiğinizi düşünüp, nasıl olsa çok yedim, kilo aldım gibi düşünceler ile kendinizi bırakmayın. Kendinizi bırakırsanız daha çok yemek yeme oranınız artar. O öğün çok kalorili besinler tüketmiş olabilirsiniz ama diğer öğünlerinizde sağlıklı porsiyonlarda tüketmeye devam edin.
Günlük beslenmenizde düzenlemeler yapın. Atıştırmaları azaltın ve yediğiniz atıştırmaları mutlaka yazın. Yazdığınızda ne kadar gereksiz abur cubur yediğinizi fark edeceksiniz.
Mutsuzluğun getirdiği duygusal yemek yeme işleminin kısır döngüye dönüşmemesi ve güzel duygular ile ruhlarınızın doyurulması dileğiyle…
Paylaş