Paylaş
Kadınlar ve erkekler cinsel içerikli bilgilere artık daha hızlı ulaşıyorlar
Bu başlıkta hemfikir olduğumuza eminim. Artık hem kadınlar hem de erkekler çok hızlı bir şekilde cinsel içerikli bilgilere ulaşabiliyor. Bence bu güzel ama güzel olduğu kadar da endişe verici bir gelişme. Güzelliği şu açıdan önemli; erkek egemen toplum yapısına sahip ülkelerde ne yazık ki cinsellik erkeklerin tekelinde gibi gözükür. Erkeğin canı isterse, o ne zaman olmasını isterse, onun sertleşmesi ne zaman iyi olursa gibi... Bu örnekleri kolaylıkla çoğaltabiliriz. Artık kadınların da cinsellik anlamda çok araştırma yapması ve bu konuyu erkeklerin tekelinde bırakmaması benim için ‘güzel bir gelişme.’ Uzun yıllardır erkek cinsel sağlığı ile uğraşan bir doktor olarak ‘kadınlar için erkeklik’ vurgusu yaptığımı tüm okuyucularım iyi bilir. Cinsel içerikli bilgilere kadınların da kolayca ulaşabilir olması, bu açıdan gerçekten güzel.
Gelelim işin ‘endişe verici gelişme’ tarafına... Buradaki ana problem ise erkeklerin, cinsellik içerisindeki rakamsal verilere kolayca ulaşıp, cinsellikle ilgili normalleri tümüyle (normal boşalma süresi, normal penis boyu, normal bir cinsel ilişki süresi vb.) öğrenmesi ve bunları kendi verileri ile kıyaslaması! Bilginin doğruluğunu tartışmayı bir kenara bırakırsak, son dönemde erkekliğini ve yeterliliğini daha çok sorgulayan ve dijital dünyadan aldığı cevaplara göre de kendisine ‘daha az erkek’ veya ‘daha yetersiz erkek’ teşhisini koyan ama gerçek değerlendirmelerimizde öyle olmadıklarını ispatladığımız bir popülasyonla karşı karşıyayız. Doğru bir araştırma sonrasında hastalığı ile ilgili ‘gerçek’ bilgilere ulaşıp bana başvuran hastalarıma daha kolay çözüm yolları üretebildiğimi yıllar boyunca hep deneyimlemişimdir. Dijital dünyada cinsel içerikli bilgi araştıran ve aldığı bilgileri kendisi üzerinde test etmeden doktoruna başvuran erkekler için dijital dünya gerçekten sağlıklı. Ancak bunun tam tersi olmaya başlar ve cinsellik sadece dijital içeriklerden öğrenilir, hele bir de oradan pazarlanmaya çalışılan ama kitapta hiç yazmayan ürünlerle veya cihazlarla tedavi edilmeye başlanırsa işte o zaman hepimiz için ‘endişe verici bir gelişme’ olur.
Peki, çözüm ne; konuşsak mı acaba?
Elbette ki kadınlarımızın da cinsel sağlığını korumak adına yani onların da cinsel ilişki içerisinde yaşamaları gereken gerçek haz ve orgazm ile ilgili tüm hassasiyetlerini ön plana çıkartmak için daha çok konuşmak ve sosyal sorumluluk projesi üretmek gerekiyor. Yıllarca ülkemizde ‘meme’ kelimesi bile arkadaş konuşmalarında ayıplı sözcük olduğundan konuşulmazdı. Meme kanserinin kadınlarda en sık görülen kanser tipi olmasıyla beraber birçok sosyal sorumluluk projesi geliştirildi, ‘meme’ kelimesi ise hepimiz tarafından yasaklarından arındırıldı ve ne oldu? Artık meme kanserinden ölümler azaldı, yani erken teşhis alan kadın sayısı arttı. Bu nedenle kadınların yaşadığı ve erkek kaynaklı olan cinsel problemlerin de rahatça konuşulup arama motorlarında daha az aratılması gerek artık. Meme ve son dönemde rahim ağzı kanserinin erken teşhisi için ortaya konan sosyal sorumluluk projeleri bir doktor olarak beni fazlasıyla gururlandırıyor. O nedenle kadınların cinsel hayatını olumsuz etkileyen erkek kaynaklı problemlerin de bazı sosyal projelerle desteklenmesi gerektiğini düşünüyorum. Sadece dijital platformlarda ‘erken boşalma ilacı’ satmak değil erkeklere boşalma alışkanlıklarını değiştirmelerini öğreten veya kendilerini kontrol etmelerini sağlayan uygulamaları da cinsellik eğitimi adı altında vermek gerekiyor. Bu konu çok mahrem diye çözüm alternatiflerinin de dijital dünyanın derinliklerinde olmaması gerek diye düşünüyorum. Ne kadar az konuşursak dijital dünyaya da o kadar çok koz vereceğiz çünkü.
Paylaş