Paylaş
Bu öyle bilindik bir sahnedir ki, herkesin kafasında yer etmiştir. Hatta bu yüzden birçok insan, cinsel isteksizliğin sadece kadınlara özgü bir durum olduğunu bile zanneder. Ama aslında gerçek hiç de öyle değildir. Erkekler de zaman zaman cinselliğe karşı isteksiz olabilir… Gelin hep birlikte, erkekler neden seksten soğur, isteksiz hisseder ve bu durum nasıl tersine çevrilebilir, inceleyelim;
‘Cinsel isteksizlik’ derken anlatmak isteğimiz aslında ne?
Önce cinsel isteksizlik kavramını tanımlamakta fayda var. Cinsel işlev bozukluklarından biri olan cinsel isteksizlik birçok çiftin korkulu rüyası. Neredeyse her 3 kadından birinde görülen bu rahatsızlık erkeklerin de yüzde 14'ünü mağdur ediyor. Cinsel isteksizliği kişinin en az 6 ay boyunca herhangi bir cinsel istek hissetmemesi olarak tanımlayabiliriz. İlişki isteğindeki azalma, cinsel etkinliğin bitme noktasına gelmesi ya da hiç gerçekleşmemesi bu bozukluğun hayatımızdaki yansımalarından sadece birkaçıdır.
Modern hayatın armağanı
Peki, istek azalması, uyaranlara rağmen cinsel isteğin hiç oluşmaması ve ilişkiye motive olamama gibi belirtilerle kendini gösteren bu rahatsızlık neden ortaya çıkıyor dersiniz?
Modern yaşamın insanoğluna getirdiği en büyük yüklerden birisi hiç kuşkusuz ki ‘STRES’. Günlük hayatın yarattığı fiziksel ve psikolojik yorgunluğun en yaygın cinsel isteksizlik sebepleri arasında olduğunu söyleyebilirim. Ama tabii ki her bireyde de farklı etkenler gözlemleniyor. Kimi zaman şehir/iş değişikliği gibi kişinin yaşamında meydana gelen köklü hareketler nedeniyle de ortaya çıkabiliyor hatta. Cinsel isteksizlik nedenlerini genel olarak psikolojik ve fizyolojik olarak ikiye ayırabiliriz. Fiziksel kaynaklı isteksizlik her zaman beden sağlığı ile ilişkilidir. İleri yaş, damar rahatsızlıkları ve hormonal bozukluklar başlıca fiziksel etkenler olarak ön planda duruyor ancak psikolojik sebepler neredeyse vakaların çoğunluğunu oluşturuyor. Araştırmalara göre bu şikayete sahip olan hastaların yüzde 99'u psikolojik faktörler nedeniyle sıkıntı yaşıyor. Özellikle depresyon, anksiyete ve panik bozukluk halinde cinsel istek de yok olabiliyor.
Her yaşta görülebilir
Cinsel arzu yaş ilerledikçe azalma eğilimindedir ancak libido azalması her yaş grubunda görülebilir. Cinsellikten utanma, anksiyete, birleşme sağlayamama, ilişki esnasında hissedilen acı ya da ağrı, sertleşme ve boşalma problemleri bu isteksizliği daha da körükleyebilir. Ayrıca doğum yapmak veya bir yakının vefatı gibi geçici durumlar da bu tür problemlerin ortaya çıkmasına neden olabilir. Fiziksel ya da psikolojik sebepler ortadan kaldırılmadığında cinsel isteksizlik problemi uzun süre sıkıntı yaşatabilir. Genellikle 6 ay önemli bir sınırdır. Eğer bu durum 6 ayı aştıysa mutlaka androloji uzmanı ve psikiyatristlere başvurulması önerilmektedir.
Tedavi, problemde saklı
Tedavinin işe yaraması için öncelikle problemin de doğru saptanması gerekir. Altta yatan sebep doğru teşhis edildiği zaman tedaviden alınan sonuç da o kadar fazla yüz güldürecektir. Burada hem hastaya hem de doktoruna önemli görevler düşmektedir. Hastanın fiziki ve psikolojik olarak tüm geçmişini doktoruyla paylaşması bu konuda önemli bir noktadır. Sonrasında doktor tarafından yapılacak detaylı araştırmalar sonucunda da cinsel isteksizliğe sebep olan problem net olarak belirlenmiş olacaktır.
Cinsel isteksizlik problemi, kalp-damar hastalıkları, nörolojik bozukluklar ya da diyabet gibi metabolizma kaynaklı ise ilgili bölüm uzmanları tarafından uygulanan tedaviler sonrasında hasta cinsel arzusuna kısa zamanda kavuşabilir. Androlojik olarak değerlendirildiğinde ise ileri derece varikosel probleminin varlığı, herhangi bir sebepten dolayı testisin yokluğu veya ileri yaşta karşımıza çıkan andropoz süreci nedeniyle testosteron sentezi azalabilir. Sebebe yönelik androlojik tedaviler sayesinde de erkeklik hormonu seviyesi yükseltilebilir ve cinsel isteksizlik ortadan kaldırılabilir.
Üzerine basarak tekrar söylemek gerekir ki, başlıca sebep psikolojik ise psikiyatri uzmanlarından mutlaka destek alınması gerekmektedir. Uygulanacak olan cinsel terapiler, aile terapileri ve bedensel egzersizler bu süreçte faydalı olacaktır. Tedavi sürecindeki kilit noktalardan birisi de eşlerin birbirine olan desteği ve sabrıdır. Bu zorlu dönemde tüm tedaviyi partnerin desteğiyle sürdürmek cinsel uyumu ve isteği yeniden yakalama noktasında fazlasıyla yarar sağlayacaktır.
Paylaş